Tarihi, kültürel dokusu ve eşsiz güzellikteki coğrafyasıyla, Türkiye’nin en yaşanılası yerleşim yerlerinden birisi olan Ayvalık, geçmişinden günümüze taşıdığı tüm birikimiyle adından söz ettirmeye devam etmektedir. Ancak doğal, tarihi ve kültürel birikimi tartışma götürmeyen Ayvalık’ın, “tartışma götüren” ve ayrıca kanıt gerektirmeyecek derecede gözler önüne serilmiş olan sorunları “tartışılmayı” ve çözüm üretilmeyi beklemektedir. Kentin sosyal ve ekonomik alanında yığılma gösteren sorunlar, günlük yaşamı derinden etkilemekte ve Ayvalık'ın yapısal sorunlarından kaynaklanan organizasyon bozuklukları bilinmektedir. Ancak; bu sorunların çözümüne ilişkin yapılanların Ayvalık'ın toplumsal gelişme dinamiklerine dar geldiği de bir gerçekliliktir.
Edebi türlerin yazılmasına esin kaynağı olan Ayvalık’a ilişkin söylenen sözler, yalnızca sanatkar kişiliklere ait değildir.
Seçim meydanlarında atılan nutukları, yerel yönetim broşürlerinde yazılanları yeniden hatırlayalım:
Otuz yıldır arıtma olmadan denize akıtılan kanalizasyon ve atık sular için modern bir arıtma tesisi bütün siyasi partilerin ortaklaştıkları çözüm önerileri değil miydi?
Ayvalık'ta işsizliğe çözüm bulacaklardı!
Turizmin gelişmesine önderlik edilecek, pansiyon işletmeciliğine ilişkin kolaylaştırıcı önlemler alınacak ve pansiyonculuk özendirilecekti!
Belediye çalışanlarının iş güvenliği ve her türlü sosyal hakları korunacak ve geliştirilecekti!
Ayvalık'ta suyu hem içilebilir kılacaklar hem de ucuzlatacaklardı!
Engellilerin üretime katılması için atölyeler kurulacaktı!
Balık hali ve buzhaneyi ele alıp AB standartlarında yeniden inşa edeceklerdi!
İlçemizdeki sportif faaliyetlerde bulunan bütün kurumlara, sanat derneklerine her türlü kolaylık sağlanacak ve her alanda eşit destek ve kaynak aktarılacaktı!
Gerekli yerlerde sağlık merkezleri kurulacaktı. (Oysa Verem Savaş Derneği'ne bile sahip çıkılamadı)
Yaşanabilir bir Ayvalık için, çarpık kentleşmeye son verilecek, her türlü görüntü ve gürültü kirliliğine son verilecekti!
Kent trafiğindeki keşmekeş çözüme kavuşturulacak, otopark sorunu katlı otoparklar yapılarak çözülecek ve sahil şeridindeki bütün otoparklar kaldırılacaktı!
Sahiller korunacak ve sahil şeritlerinde yapılaşmalara izin verilmeyecekti. Sahiller yanlızca halkımızın hizmetine sunulacaktı!
Şehir içindeki tehlike içeren tüm sanayi birimleri, şehir dışına taşınacak görüntü ve gürültü kirliliği yapan işletmeler sıkı bir denetime tabi tutulacaktı!
Garaj, bulunduğu yerden taşınacak, benzin istasyonları, odun depoları ve yat çekek yerleri şehir dışına taşınacaktı!
Ayvalık'taki birden fazla siyasi partinin söyledikleri üç aşağı beş yukarı bunlar.
Ayvalık'taki siyasi partiler bu söylediklerinin arkasında duruyorlar mı? Bu onların sorunu!
Ancak Ayvalık'ın duyarlı ve kaygılı insanları geçmişteki bu söylenenlerin ne kadarının elle tutulur bir çözüme kavuşturulduğunu CHP'li yerel yönetimlerin uygulamalarına bakarak sorguluyorlar.
Örneğin: Hani, her mahalleye sandıklar kurularak doğrudan seçim yapılacak ve buradan seçilerek gelenlerin katılacağı bir Ayvalık Halk Meclisi oluşturulacaktı. Ayvalık Ayvalıklılarla birlikte yönetilmeyecek miydi? Hem geçmişteki Ayvalık Halk Meclisi”nde hem de şimdiki Halk Meclisi'nin üyeleri içinde mahallelerden seçilerek gelen kaç üye var? Kurumlardan, siyasi partilerden, sendikalardan, derneklerden, odalardan, öğrenci temsilcilerinden oluşan Ayvalık Halk Meclisi; hem geçmişte hem de şimdi Halk meclisi kararlarının kaçını (tavsiye niteliğinde de olsa) Ayvalık Belediye Meclis gündemine taşıyabildi? Ayvalık Kent Meclisi'nin ürettiği projelerin ne kadarı Ayvalık Belediye Meclisi tarafından nasıl bir sonuca bağlandı?
Ayvalıklılar, seçim broşürlerinde sözü edilen yukarıdaki bu temel sorunların çözümü bir yana her gün yeni sorunlarla yüzleşerek yaşamak zorunda bırakılmıyorlar mı? Hani CHP, yerel yönetimleri alındığı günden başlayarak insanımızın hayatını kolaylaştırılacaktı! Ayvalık'taki istihdam sorunu hala devam ediyor. Ayvalık'taki trafik sorununu çözüme kavuşturamayanlar aş ve işsizlik sorununu çözebilir mi? İşsizlik önemli bir sorun olarak derinleşmeye devam ettikçe, ortaya mantar gibi çoğalan cafeler, büfeler, mahalle içlerine kadar yayılan balıkçılar, köfteciler, lahmacuncular, dönerciler ve kokoreççiler bütün Ayvalık'ta yaygınlık kazanıyor. Vergi ödeyen Ayvalıklı yurttaşlar, kamuya ait olan kaldırımlarda yürümekte zorlanıyor; her bir köşenin/alanın işgal edildiğini gördükçe isyan ediyorlar. Bir yanda, bir kısım esnafın santimlik genişlemelerine karşı sorumluluklarını hatırlayanlar “güç” gösterisinde bulunuyorlar. Diğer yandan ise, aynı sorumlular, esnafların birçoğunun, masalarını ve sandalyelerini kaldırımlara taşımasını görmezden gelebiliyorlar. Her köşebaşında açılan işporta tezgahına, Ayvalık'ın denize sıfır alanlarındaki otoparklara hiçbir şey yapılamıyor. Satışı yapılan malların veya ürünlerin caddeleri işgal etmeleri bir yana oluşan görüntü kirliliğine ve çirkinliklere dur diyecek bir yetkili merci yok! İnsanlar,” önüm arkam sağım solum beton, neredesin toprak?” diye sesleniyor. Duymuyor musunuz? Belirsizlik Ayvalıklıları canından bezdiriyor! Bu başıbozukluklara ve belirsizliklere nereye kadar izin verilecek? İsteyen istediği gibi mi davranacak? Mevcut yasaları kim ya da kimler uygulamaya sokacak?
Hangi fayda mantığıyla mahalle aralarındaki apartman zeminlerine her türden imalathane izni verilmektedir? Mahalle aralarına kadar yayılan işletmelerden oluşan koku ve gürültü kirliliği hangi kurumlar tarafından merkezi bir denetime tabi tutuluyor? Yaşadığımız alanlardaki ana arterlere park eden arabaların gürültülerine ses düzenlerinin sonuna kadar açıldığı satıcılar da ekleniyor ve mahalleler yaşanır olmaktan giderek uzaklaşıyor.
Bu belirsizlikler devam ettiği sürece Ayvalıklıların günlük yaşamları kolaylaşmıyor. Ama belli ki, bu belirsizliklerden ve hukuksuzluklardan birilerinin avanta aranışları yaygınlaşıyor.
Bu belirsizliklere ve hukuksuzluklara acilen bir çare üretmek zorunluluğu ortada. Rant peşinde koşanların önünün kapatılmasını istiyoruz. Hukukun ve yasaları görünür kılınmasını istiyoruz. Bunun yolunun da Ayvalık halkının iradesinin ortaya konmasıyla mümkün olacağını biliyoruz.
Bunun yöntemi de başlangıç olarak, kurumların, partilerin, Ayvalık Kent Meclisi'nin ve CHP'li belediye yönetimin harekete geçirilmesinin sağlanmasıdır.
Yaşam alanlarımızda karşılaştığımız ve karşılaşacağımız bütün sorunlara daha köklü-kalıcı çözümler bulunmasının toplumun örgütlü irade koymasıyla mümkün olacağı açık bir gerçekliktir. Bu nedenle sorunlar hakkında mahalle mahalle anket çalışmaları yapmalı ve sorunların çözümleri için imza kampanyaları örgütlemeliyiz. Sorumluları çözmek istemeyen kurumlar hakkında ise hukuk yollarını harekete geçirmek için dilekçeler vermeliyiz. Sendikalarımızı, odalarımızı, demokratik kitle örgütlerimizi harekete geçirerek örgütlü eylem ve etkinlikler geliştirmeliyiz.
Balıkesir Valisi Yılmaz Aslan şöyle demişti: “Herkesin dert yanmayı iyi bildiği halde elini taşın altına koyma konusunda arzu ve istekli olmadıklarını izleyebiliyorum.”
... “Kamu kuruluşlarının hata ve kusurlarından dolayı eleştirilmesi gibi bir gelenek oluşmamış Balıkesir'de. Sorunlarla ilgili olarak, sivil toplum, dernek, vakıf gibi kuruluşlar seslerini çok daha yüksek sesle dillendirmeleri gerekir.” (*)
Ayvalıklıların sözünü ettiği bu sorunlara /organizasyon bozukluluklarına yönelik çığlıklara ses verilebiliyor mu?
(*) 5/Temmuz/2010 Ayvalık Sözcü Gazetesi
İsmail ÖZKAN
Papalina Gazetesi
Eylül 2010, Sayı: 21