Türkçe



PDF indir

 

 



Ayvalık Adaları Tabiat Parkı

İzlenme 6907


Ayvalık Adaları Tabiat Parkı

Ayvalık Adaları Pleistosen'deki tektonik hareketler sonucu çöken Ege çanağındaki tepelerin su üzerinde kalmasıyla oluşmuş jeomorfolojik birimlerdir. Adaların dağılışında eski dağların uzantısı büyük rol oynamıştır. Bu oluşum biçimi denizaltı topografyasında yansımış ve denizaltında ender doğal peyzaj güzelliklerini belirlemiştir. 
Saha rekreasyonel potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi ve kullanımının kontrol altına alınarak koruma-kullanma dengesinin sağlanması amacıyla sahanın 17950 hektarlık bölümü Bakanlar Kurulu Kararı ile 21 Nisan 1995 Tarih ve 22265 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak Tabiat Parkı ilan edilmiştir.
Ayvalık için “Adalar Kenti” denilmektedir. Cunda Adası hariç Ayvalık’a bağlı 22 adanın 19 adedi Tabiat Parkı içinde kalmaktadır. Adalarla kıyı şeklinin içe dönük görüntüsü birleşince bölge bir iç deniz gibi algılanmaktadır. Bu durum Ayvalık’ı korunaklı bir koy haline getirmektedir.
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı; Alibey Adası (Cunda), Pınar Adası (Mosko, Kılavuz), Çıplak Ada, Yellice Ada (Poyraz Ada), Güneş Adası, Maden Adası (Pirgos ), Kız Adası, Yumurta Adası, Balık Adası, Kara Ada, Hasır Adası, Küçükmaden Adası, Güvercin Adası, Maden Ada, Taşlı Ada (pileyit), Yelken Adası (Ayiy alo), Yalnız ada (Petago),Kara Adası(küçük), Yuvarlak Ada, Göz Adası (Kalamapulo). 
 
· Doğal, Kültürel Peyzaj Değerleri ve Turizm Potansiyeli: Ayvalık Adaları Tabiat Parkı taşımış olduğu doğal kültürel ve arkeolojik değerler eşsiz nitelikte olup, özellikle sahip olduğu adalar Tabiat Parkının en önemli kaynak değerlerini oluşturmaktadır. Adalar ile birlikte adaların çevrelediği körfezin oluşturduğu görsel peyzaj Tabiat Parkı için ayrı bir önem taşımaktadır 
· Estetik Kaynak Değerleri: Yörenin estetik dokusunu oluşturan adalar ve körfez ile biçimlenen kıyılar birinci derecede peyzaj değerleri olarak Tabiat Parkı alanı içinde yer alırlar.Tabiat Parkı Sınırları içerisindeki estetik öneme sahip görsel değerler; Tabiat Parkı Sınırları içerisinde kilise, manastırlar Yapay Anıtlar, doğal olaylar sonrasında oluşmuş adalar Doğal Anıtlar olarak tanımlanabilir.Adalar ve kıyılarında oluşman küçük koylar, tarihi eserler ile birleşince, buraya gelen insanlara çevre peyzajının yüksek manzara potansiyelinden yararlanma olanağı sağlamaktadır.
· Kültürel Kaynak Değerleri: Tarihi kiliseler, manastırlar, geleneksel mimarinin oluşturduğu eski kent dokuları ve geleneksel yaşam biçimini oluşturan taş evler (bugün genelde pansiyon ağırlıklı turizm amaçlı kullanılmakla birlikte) başlıca kültürel kaynak değerlerini oluşturmaktadır. 
· Peyzaj Kaynak Değerleri: Tabiat Parkının, adalar ve adaların çevrelediği körfez ile birlikte oluşturduğu görsel bütünlük, doğal bitki örtüsü ve manastır kalıntıları Peyzaj Kaynak değerlerini oluşturmaktadır.
· Rekreasyonel Kaynak Değerleri: Bölgeye önem kazandıran önemli bir özelliği de yörenin rekreasyonel amaçlarla kullanıma uygunluğudur. Tabiat Parkı alanı içinde, bitki örtüsünün ve denizin çevrelediği panoramik peyzajlar eşliğinde, yürüyüş imkanı bulunan doğal yürüyüş hatları bulunmakla birlikte kullanımı yaygın değildir. Özellikle jeomorfolojik evrim ile ortaya çıkan adaların deniz ile sağladığı uyum ve ahengin oluşturduğu seyir, insanı gerçek dünyadan uzaklaştırmaya yetmektedir. Sahada, birçok manzaraya hakim nokta mevcuttur. Şeytansofrası, Kumluk Mevkii, Patrice Koyu, Pınar Boğazı, Kuz Koyu ve Kestanlibahçe Koyu Parkın eşsiz manzara bütünlüğünü seyredilmesine imkan verirler.
 
Tabiat Parkı alanı çevresi ile birlikte değerlendirildiğinde; 
*Sahip olduğu kültürel ve tarihi eserler nedeniyle “Tarih Turizmi”,
*İl bazında yakın yerleşim birimlerinde gelecek ziyaretçilerin yüksek talebi nedeniyle “Günübirlik Kullanım” 
*sahip olduğu koylar, kumsallar nedeniyle deniz turizmi,
*zengin denizel biyolojik yapısı nedeniyle dalgıçlık,
*adalar ile bütünleşen körfezin sahip olduğu eşsiz doğal özellikleri nedeniyle tekne turu gibi alternatif turizm faaliyetlerinin yapılması için uygun olanaklara sahiptir.
 
2009 yılında ne oldu?
2004 yılında parkın kullanım ilkelerini belirleyen plan kararları ve hükümleri oluşturuldu. Daha sonra bu plan 2009 yılında revize edilerek yeni plan kararları ve hükümleri oluşturuldu. Yeni planda kamuya ait arazilerin neredeyse tamamı mutlak koruma statüsünden çıkarılarak kullanıma açık hale getirildi.
14-15 Aralık 2009 tarihinde Küçükköy Belediyesi ve Küçükköy-Ayvalık Kalkınma Eylemi Platformu’nun düzenlediği duyarlılık toplantısı ile “Ayvalık Adaları Tabiat Parkı 2009 Revizyon Planı” hakkında kamuoyu bilgilendirildi. 
Yerel gazeteler; “YEŞİL SARIYA DÖNDÜ”, “Revizyon planına mahkeme yolu göründü”, “Revizyon planına ikinci itiraz” başlıklarıyla konuyu gündeme gündeme taşıdılar. Papalina Gazetesi Aralık 2009 sayısında “ Tabiat Adaları Büyük Sermayeye Peşkeş mi Çekiliyor?” başlığıyla haber yaptı. Patriça Ada Derneği de “Ayvalık Adaları Tabiat Parkına Evet, Yanlış Uygulamalara Hayır! başlıklı İmza Kampanyası başlattı.
 
2004 Planı ana İlkeleri (Kullanım İlkeleri)
 
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nı dünya standartlarında koruyarak, bilimsel amaçlı, kaynak niteliğinin devamlılığını, koruma-kullanma dengesinin tesisi ile sağlanması amacıyla 2004 yılında uzun devreli gelişme planı hazırlanmıştır.
Bölge 1- Mutlak Koruma Alanı ( Yeşil )
Mutlak koruma alanı olarak tanımlanan bölgede; ormanlar, endemik bitki alanları, yaban hayatı için önemli alanlar, kıyı kumul ve kaya vejetasyonu alanları, adalar ve cunda adasının bir kısmı yer almaktadır. 
Bölge 2- Sınırlı Kullanım Alanı (Sarı)
Bu bölge içinde, doğal özellikleri ile bütünlük arz eden ancak belli bir kısmı kullanıma açılmış alanlar, zeytinlik alanlar, tarım alanları, tur güzergahları, mutlak koruma alanı dışında kalan deniz kesimi, mola noktaları ile manzara seyir noktaları giriş kontrol noktaları bulunmaktadır. 
Bölge 3- Kontrollü Kullanım Alanı (Kahverengi)
Bu bölge içinde, kentsel kullanim alanlari, konut, ikinci konut ve günübirlik kullanim alanlari, turizm kullanim alanlari yer almaktadir
 
 
2009 Revizyon Planında öne çıkan değişiklikler
   
Yeni planda: 
Revizyon planında Mutlak Koruma ve Sınırlı Kullanma Alanlarına ilişkin kriterlerin baştan aşağıya değiştiği, koruma-kullanma dengesinin bozulduğu, koruma unsurunun zayıflatıldığı açıkça görülmektedir. 
2004 yılındaki Mutlak Koruma Alanı’nın neredeyse tamamı, 2009 Planında Sınırlı Kullanım Alanına dönüştürülmüş ve bunun nedeni de açıklanmamıştır. 
2004 yılında planda olmayan yeni Askeri Alanlar oluşturulmuştur. Cunda Adası’ndaki Askeri Alanların tamamı özel mülkler üzerinde yer almaktadır. Bölgede kamu arazileri dururken, özel mülkler üstünde Askeri Alan oluşturulmasının gerekçesi anlaşılamamıştır.
Revizyon Planında “dalışa yasak bölge” kavramı terk edilmiştir.
Planda bazı özel mülkiyetler korunmuş ve kayırılmıştır.
Manzara Seyir Noktaları, 2004 yılındaki plandan farklı olarak bir adet azaltılmış ve bu konuda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Küçükköy Belediyesi sınırları içinde yer alan yaya yürüyüş yolları iptal edilmiş ve iptal hususunda bir açıklama yapılmamıştır. 
Revizyon planında arazilerin satışı ile bu alanları yatırıma açan yeni düzenlemeler yapılmıştır. 
 Revizyon planı özel hükümlerinde, Mutlak Koruma Alanı olarak nitelenen kısımların tespitini sağlayan kriterler daraltılmıştır. 2004 tarihli planda “yaban hayatı için önemli alan” şeklinde ifade edilen kriter, revizyon planı hükümlerinden kaldırılmıştır.
Revizyon planında, Mutlak Koruma Alanları için 2004 planında olan: “planda belirtilen faaliyetler dışında hiçbir faaliyete izin verilemez” hükmü yer almamıştır. Ayrıca, planda yer alan “doğal yapıyı değiştirici hiçbir faaliyete izin verilmez” hükmü de kaldırılmıştır. Planda yer alan “otlatma yapılamaz” hükmü kaldırılmıştır. Planda yer alan su kaynak ve ortamlarının korunması düzenlemesinden revizyon planıyla vazgeçilmiştir.
Planda yer alan Sınırlı Kullanım Alanı tanımı revizyon planında değiştirilmiş ve özellikle “Mutlak Koruma Alanı dışında kalan orman alanları” kavramı yaratılarak koruma ilkesi derin yara almıştır. Böylece ormanlık alanların önemli bölümünün kullanılmasının önü açılmıştır.
Ayrıca, Tabiat Parkında bulunan ve kültür varlığı olarak tescilli sivil mimarlık örneklerine “fonksiyon yüklenebilir” şeklinde yapılan düzenlemenin; amaç dışı veya ticari amaçlı işletmelerin ve özel kullanım alanları yaratmanın maddesi olarak özellikle konduğu görülmektedir.
Sınırlı Kullanım Alanlarında “Sadece denizden ulaşım olan koylara kara ulaşım bağlantısı için yeni  patika oluşturulamaz, mevcut patikalar genişletilemez….” kısmı kaldırılmıştır. 
Yeni planda tekne tur güzergahları neden belirtilmeden değiştirilmiştir.
 
Neden Revizyon Planına İhtiyaç Duyuldu
 
Bu bölgede 2008 den sonra başta Sabancılar olmak üzere bir yığın zengin yüzlerce dönüm arazi aldı. Sabancıların 2008 yılında Cunda Adasının karşısında (Hakkıbey Yarımadası) bir yerde aldıkları arazi sadece 500 dönümdür. Diğer yerlerde de yaklaşık 1000 önüm arazi aldılar. Acarların çok önceden aldıkları 900 dönüm yerleri var. Koçların bir miktar arazi aldıklarını biliyoruz. Bu bölgede enerji sektörünün de (rüzgar enerjisi) gözü var. Daha önce Cunda Adasının tepelerine türbin kurmak için yaptıkları başvuru kabul edilmedi. Ayrıca turizm amaçlı girişimler olduğunu Belediye Başkanı belirtmektedir.
 
 Bahsedilen bölge 1. derece Doğal SİT alanı ve aynı zamanda Tabiat Parkı’dır. 2009 yılında Tabiat Parkı'nın Plan Karar ve Hükümleri revize edilerek, parkın ana ilkelerine büyük darbe vuruldu. Mutlak Koruma Alanlarının önemli bir bölümü Sınırlı Kullanım Alanlarına dönüştürüldü. Dönüştürülen yerlerin neredeyse tamamı değiştirilmemesi gereken kamu arazileri. Dolayısıyla buraların eski haritası değiştirilerek, burada yapılaşmanın, eski eserleri farklı amaçla kullanmanın ve kamu arazilerini almanın yeni yasal koşulları oluşturuldu. 2004 yılı haritasıyla 2009 haritası yan yana incelenirse bu durum çok net görülebilir. Haritalarda yeşille boyalı alanlar Mutlak Koruma Alanlarıdır. sarıya boyalı alanlar Sınırlı Kullanım Alanlarıdır, açık kahverengi alanlar ise 2004 te hiç olmayan Askeri Alanlardır. Haritalara yan yana bakıldığında yeşil alanların nasıl yok edildiği açıkça görülecektir.
 
 Cunda'da ki askeri alanların tamamı özel mülk alanları üzerine konmuştur. Buralarda kamu arazileri varken buraların askeri alan ilan edilmesi çok manidardır.
 
 Plan tamamiyle sipariş bir plandır. Niyet plan hükümlerinin içine gizlenmiştir. Plan hükümleri kıyaslandığında bu durum görülebilir. 
 
     Sonuç olarak; Sabancıların geçen yıl Hakkıbey Yarımadası'nda ki çalışmaları Mutlak Koruma Alanlarında olması ve 2004 yılı Plan Hükümlerindeki kıstaslar gerekçe gösterilerek durdurulmuştu. Yine Cunda Adasında aldıkları 172 dönüm arazi üzerinde bulunan Ayışığı Manastırında ki çalışmalarada da 2004 yılı Plan Hükümlerindeki Sınırlı Kullanım Alanları kıstasları elvermediği için başlamamışlardı. Ayrıca Cunda 2. Köy içinde plan değişikliği olmadan çalışmaya başlamayı göze alamamışlardı. Plan Hükümlerini istedikleri gibi değiştirdikten sonra buralarda çalışma başlatılmıştır. Artık burada Sabancılar Milli Parkı yaratılmak için tüm engeller ortadan kaldırılmıştır.
 
Neden Parkımız Yok Ediliyor?
 
   Geçen yıl Nisan ayında Sabancıların Hakkıbey Yarımadası’nda (2008 yılında alınmış 500 dönüm arazidir) nasıl usulsüz ve izinsiz alt yapı çalışmaları ve sondaj faaliyetleri yaptılar.Çabalarımız sonucu Çevre ve Orman Müdürlüğünün katkılarıyla yasal olmayan bu çalışma durdurulmuştu. Ayrıca izinsiz sondaj nedeniyle de para cezası verilmişti. Bu çalışmaların durdurulmasında en büyük yasal dayanak burasının Tabiat Parkı Mutlak Koruma Alanında olmasıydı. Burada bırakın herhangi bir kazı yapmayı, izinsiz fotoğraf bile çekilemezdi. Bırakın yol açmayı, yeni patika bile oluşturulamazdı. Tam bu sırada Ayışığı Manastırı (Cunda Adası- Pateriça mevkiinde yer almaktadır, Suzan Sabancı tarafından alındı. 172 dönümdür) için fizibilite çalışmasına bir ekip geldi. Cunda’da kalan bu ekip burada çevreye duyarlı grup ve yayınların olduğunu öğrenip, Hakkıbey Yarımadasında da olan bitenleri öğrenmişti. İşi nasıl yapacaklarını araştırırken, Ayışığı Manastırında yapacakları çalışmanın da önünde bir engel olduğunu gördüler. Bu alanda Tabiat Parkı Sınırlı Kullanım Alanları içerisinde kalmaktaydı ve Sınırlı Kullanım Alanlarının iç hükümleri yapacakları bazı çalışmanın önünde engel teşkil ediyordu. Bir de sırada Pateriça İkinci Köy için başlayacak çalışma vardı. Buradaki çalışmada Sınırlı kullanım Alanlarının iç hükümlerine takılacaktı.
 
    SABANCILAR İÇİN ÇÖZÜM TABİAT PARKI PLANINI YENİDEN YAPMAKTI
   Sabancıların Hakkıbey Yarımadasındaki çalışmalarının önünde bu alanın Tabiat Parkı Mutlak Koruma Alanının içerisinde olması engeldi, Ayışığında ve Pateriça İkinci Köyde ( Yine Sabancılar tarafından alınan başka bir yer yaklaşık 500 dönüm) yapacakları çalışmalara ise Tabiat Parkı Sınırlı Kullanım Alanlarının iç hükümleri engeldi. Ayrıca İlerde burada yapılacak veya restore edilecek yapıların nasıl kullanılacağı da sorun olabilirdi. Mesela Tabiat parkı Hükümlerine göre eski Manastırlar sadece müze olarak kullanılabilirdi. Oysa Sabancıların buna niyeti yoktu. Belki ileride çevredeki kamu arazileri de lazım olabilirdi. Bunun gibi birçok şeyin düzeltilmesi gerekiyordu. Çözüm bulundu. Ne o kuruluşla ne bu kuruluşla muhatap olmaya gerek yoktu. Zaten bir de Çevreye duyarlı oluşum ve gazeteler vardı. Hepsinin elindeki kozları almak, yok etmek gerekiyordu. Veeee sonunda çözüm bulundu. Yeni bir Ayvalık Adaları Tabiat Parkı Planı yapmak ve iç hükümlerini yeniden yazmak. İşte tam da bu yapıldı 2009 Plan Revizyonuyla.
 
          HAKKIBEY YARIMADASI MUTLAK KORUMA ALANINDAN ÇIKARTILDI 
                                  ÇALIŞMA YENİDEN BAŞLADI 
   Yeni plan yapıldıktan sonra ve Hakkıbey Yarımadası Mutlak Koruma Alanından çıkartılıp Sınırlı Kullanım Alanına dönüştürüldükten sonra doğa katliamı hemen başladı. Daha önce durdurulan enerji nakil hattı çalışması başlatıldı. 15 km boyunca park kazılacak, ta Sarımsaklı’ya kadar. Peki buradan varsayalım ki beş vatandaş daha aynı gerekçeyle enerji nakil hattı çekmek isterse ne olacak. Park beş kez ayrı ayrı kazılıp, beş ayrı enerji hattımı döşenecek? Yanıtını verecek var mı bilemiyoruz. Bizim sorduğumuz yerler bu sorumuza gülerek yanıt verdiler ve ne yazık ki bizi doğruladılar. Ayışığı Manastırında ki çalışmaların da plan değişikliğinden hemen sonraya gelmesi herhalde tesadüf olsa gerek. Hele İkinci köy için şimdi izin başvurusu yapmaları da yine bir tesadüf olsa gerek. 
 
   Kısaca Tabiat Parkımız elimizden alınıp Sabancılar Milli Parkı olacak. Kamunun ormanı da, arazisi de onların bahçesi olacak. Birde ilerde girişlere nöbetçi kulübeleri kurulup da vatandaşta içeri alınmazsa oh ne keka. 
 
Ayvalık Adaları Tabiat  Parkını Koruma Platformunun Kuruluşu
 
Ayvalık’taki birçok kurum bir araya gelerek “Ayvalık Adaları Tabiat Parkını Koruma Platformu” oluşturuldu. Ayvalık Belediyesi, Küçükköy Belediyesi, ADD(Atatürkçü Düşünce Derneği),AFAD( Ayvalık Folklor Araştırmaları Derneği),ASD(Ayvalık Sanat Derneği)AYÇEP (Ayvalık çevre hakları Platformu),AYKUŞ (Ayvalık Kuş Gözlem Topluluğu),AYOP (Ayvalık Otelciler ve Pansiyoncular Derneği),Ayvalık Çevre Koruma Derneği,  Ayvalık Demokrasi Platformu, ÇYDD, Deniz Emekçileri Derneği, Deniz Ticaret Odası, Doğa Derneği, Eğitim-Sen, GÜMÇED, HALKEVİ, Karagöz Sanat Evi, Körfez Doğa Sporları Grubu, KÜKAP(Küçükköy Kalkınma Eylemi Platformu), Küçükköy ve Sarımsaklı İnsan ve Yaşam Derneği, Mimarlar Odası, Papalina Gazetesi, Patriça Ada Derneği, Patriça Gezi Tekneleri Kooperatifi, Pir Sultan Abdal Derneği, Su Ürünleri Kooperatifi, TEMA, TEMAD(Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği).
Önce 2009 planının iptal edilmesi için Ocak ayı sonunda bir basın açıklaması yapıldı, ardından Danıştaya 5 ayrı dava açıldı.( Ayvalık Belediyesi, Gümçed, Ayçep üyeleri, Pateriça Ada Derneği tarafından).
 
Revizyon Planına Neden Karşıyız? 
Bu plana karşıyız çünkü:
Bu plan hazırlanırken sermaye grupları ve rant çevrelerinin arazilerine gösterilen özen, ne yazık ki küçük mülk sahipleri ve üreticilerinin arazileri için gösterilmemiştir.
Yeni planda kamuya ait arazilerin neredeyse tamamı mutlak koruma alanlarından çıkartılarak, sınırlı kullanım alanlarına dönüştürülmüştür. Bunun nedeni ise açıklanmamıştır
Mutlak koruma alanından çıkartılan kamu arazilerinin son yıllarda bölgede çok sayıda arazi alan büyük arazi sahiplerinin arazilerinin yanında olması ve ileride buralarının da farklı amaçlarla kullanılacağı kuşkusunu beraberinde getirmektedir.
Mutlak koruma alanından çıkartılıp, sınırlı kullanım alanlarına dönüştürülen araziler üzerinde yapılaşmanın önü açılmaktadır. Bu da Tabiat Parkını betonlaşma tehlikesiyle yüz yüze getirmektedir.
Tabiat parkı üzerinde oluşturulan askeri alanların neredeyse tamamına yakın bölümü şahıs arazileri üzerinde oluşturulmuştur. 
Tabiat parkı üzerindeki hazine arazilerinin satışı ilkelerinin yeniden belirlenmesi ve bu alanlara fonksiyon yüklenmesi hükümleri, büyük sermaye gruplarının isteklerinin ipuçlarını vermektedir. Bu da ileride buradaki arazileri kimin kullanacağı konusunda ve bu arazilerde ne yapılacağı konusunda çok ciddi kuşkular uyandırmaktadır.
2009 yılı Tabiat Parkı Revizyon Planı oluşturulurken katılımcılık ilkesi tamamıyla göz ardı edilmiştir. Bu plan oluşturulurken: 
· Yerel yönetimlerin görüşü alınmamıştır.
· Yereldeki ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınmamıştır.
· Konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin, kooperatiflerin, meslek odalarının, derneklerin, çevreye duyarlı oluşumların görüşü alınmamıştır.
· Bölgede yaşayan halkın görüşü alınmamıştır.
· Bölgede geçimini zeytincilikle sağlayan mülk sahiplerinin görüşü alınmamıştır.
· Bölgede geçimini balıkçılıkla sağlayan insanların görüşü alınmamıştır.
· Tabiat parkında tekne turları düzenleyen tekne sahipleri ve ilgili Gezi Tekneleri Kooperatifinin görüşü alınmamıştır.
· Tabiat Parkı içinde dalış yapan tekne ve Dalış Okullarının görüşü alınmamıştır.
· Pakta Gözlem yapan Aykuş ( Ayvalık Kuş Gözlem Topluluğu) gibi sivil oluşumların ve alan kılavuzlarının görüşü alınmamıştır.
· Sporla uğraşan grupların görüşü alınmamıştır. ( Yelken kulübü, Körfez Doğa Sporları Grubu ) gibi.
     Kısacası konuyla ilgili hiçbir kurum, kuruluş ya da kişiyle görüşülmeden tamamen kapalı kapılar ardında oluşturulmuş bir karar alınarak uygulamaya konulmak istenmiştir. Halkın görüşünü almayanların başkalarının görüşlerini dikkate alarak böyle bir plan hazırladıkları görülmektedir.
 
 Biz Ayvalık Adaları Tabiat Parkını Koruma Platformu olarak 2009 Revizyon Planının öncelikli olarak Tabiat Parkının ana ilkelerini ortadan kaldıran hükümlerine karşıyız. Planın hazırlanması sürecinde katılımcılık ilkesinin uygulanmamasına karşıyız. Bu nedenle 2009 Yılı Revizyon Planının iptal edilerek yeniden bir plan revizyonuna gidilmesini ve bu yapılırken de 2004 plan hükümlerinin ana ilkelerine sadık kalınmasını, ancak varsa aksayan yönlerinin düzeltilmesini talep ediyoruz 
 
Yürütmeyi Durdurma Kararı 
Dört kişi tarafından bireysel olarak; Pateriça Ada Doğasını Kültürel Hayatını Yaşatma ve Dayanışma Derneği ile GÜMÇED tarafından dernekler olarak, Ayvalık ve Küçükköy Belediye olarak Orman ve Çevre Bakanlığı, Danıştay’ın 6. Dairesine dava açılmıştı. 
 
Ayvalık Belediyesinin davasına ret kararı gelirken, diğer davacıların davalarına Danıştay uzun bir aradan sonra “…Taşınmazların yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alındıktan sonra yeniden karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulması isteminin kabulü…” kararını aldı. Sonuç, platform tarafından sevinçle karşılandı. Ancak Danıştay, “Keşif ve bilirkişi” ücreti olarak, dava başına 5 000TL yatırılması için 30 günlük süre tanıdı.
 
 Ayvalık Halkı Tabiat Parkına Sahip Çıktı 
 
Platform, sorunu çözmek için bir dizi toplantı sonunda bağış kampanyası başlatma kararı aldı. Bağış kampanyasının amacı para toplamanın yanında Ayvalık Halkını da davaya dahil etmekti. Kampanya süreci, platformun yanılmadığını kanıtladı. Ayvalık Halkı, Tabiat Parkına bağışlarıyla sahip çıkarken “Tabiat Parkı bizim, yarın da bizim olacak!” dedi.
 
       11. Ay Işığı Manastırı İnşaatı Mühürlendi
 
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı sınırları içerisinde inşaatları süren Güler Sabancı’ya ait Hakkıbey Yarımadası ile Suzan Sabancı’ya ait Ay Işığı Manastırı restorasyon çalışmalarının alınan yasal izinlerin dışına çıkılarak yapılmıştır. İlçedeki 27 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Ayvalık Adaları Tabiat Parkı Koruma Platformu olarak, Çevre ve Orman Bakanlığının 2009 Revizyon Planı dahilinde, Tabiat Parkının içinde kalan Mutlak Koruma Alanlarının, Sınırlı Koruma Alanları haline getirilmesini yanlış bularak, eski revizyon planı çerçevesinde bu parkı korunması adına sürdürdüğümüz mücadele sürüyor. Söz konusu revizyon planı değişikliği kapsamında fırsatı kaçırmayan Sabancı Ailesi bu aşamada Ay Işığı Manastırının restore etme hakkını kazanmıştı. Ancak platform olarak sürdüğümüz hukuk mücadelesi, çerçevesinde Danıştay’a açmış olduğumuz davalar sonucunda, Tabiat Parkları içerisinde kalan inşaatların Danıştay’ca durdurulma kararı çıkmıştı.
 
Birinci derece doğal SİT statüsündeki Tabiat Parkı için Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan mutlak koruma alanlarını sınırlı kullanım alanına çeviren Revizyon Planının iptali ile ilgili açtığımız dava sonucu Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi.Ayvalık Belediyesi ve Anıtlar Kurulu hatalı retorasyon ve Tabiat Parkının tahrib edilmesi nedeni ile inşaatın mühürlenmesine karar verdi. Aynı yanlışlar Hakkı Bey Yarımadasındaki inşaatlarda da yapılmaktadır. Umarız oraya da aynı uygulama yapılır.. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’nın elektrik üretmek için Tabiat Parkı sınırları içerisinde rüzgar santrali kurma girişimleri olduğunu öğrendik. Tabiat Parkı’nda RES’lerin önü açılmak isteniyor. Bizler çalışmaları sürekli mercek altında tutuyoruz. Kararlı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.
 
Söz konusu durdurulmanın ardından, önümüzdeki 19 ve 20 Temmuz 2011'de bölgeye gelecek olan bilirkişi heyetinin raporunun sorunun çözümünde çok önemli bir dönemeç olarak görünüyor.
 
12. Sabancılara İkinci Suç Duyurusu
 
Sabancıların Hakkıbey Yarımadası’ndaki malikânelerinin içindeki bir kısım binanın ruhsatsız olduğu ile ilgili olarak Milli Parklar Müdürlüğünce suç duyurusunda bulunulduğu yerel basında yer aldı.
 
13. Ortunç Davası (23 Eylül 2011)
 
Ortuç Motel hakkında, Kültür ve tabiat Varlıkları Koruma Kanununa aykırı hareket edildiği gerekçesiyle dava açıldı.
 
Ortunç’ta daha önce var olan tek katlı bungalov evler yıkılarak tadilat adı altında iki katlı betonarme motel ve sosyal tesisler yapıldı. Bununla ilgili olarak gazetemiz Papalinada çıkan yazı ve Sözcü Gazetesinde yapılan haber ihbar kabul edilerek Savcılık tarafından soruşturma açıldı. Davaya konuyla ilgili bilirkişi ataması yapıldı. Bilirkişi, hazırladığı raporu yaz başında savcılığa sundu. Savcılık bilirkişi raporunu göz önüne alarak dava açılmasına karar verdi.
 
İlk duruşma 23 Eylül 2011 tarihinde yapıldı. Duruşmada Ortunç Motel sahibi olarak görülen Orhan Ortunç ile oğlu ve eşi sorgulandılar. Ayrıca davaya çağrılan Şükrü Kaygısız’ın da tanıklığına başvuruldu. 
 
Davada çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarından( Ayvalık Belediyesi, Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu) bilgi ve evrak istenmesine karar verildi.
 
Davanın ikinci duruşması 30 Kasım 2011 tarihinde yapılacak. Şükrü Kaygısız’ın davaya müdahil olma isteği de bu duruşmada karara bağlanacak.
 
14. Ortunç Davası (30 Kasım 2011)
15. Ayışığı Manastırı Açılışı 13 Nisan 2012
“Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üyesi Suzan Sabancı Dinçer tarafından restore ettirilen Ay Işığı Manastırı, 13 Nisan'da açılıyor. Seçkin konukların, 13 Nisan Cuma günü kendileri için hazırlanan tekneyle, restorasyonu sona eren Ay Işığı Manastırı'na götürülmesiyle başlayacak olan program, Suzan Sabancı Dinçer ve eşi Haluk Dinçer'in ev sahipliğinde düzenlenecek öğle yemeğiyle devam edecek. Manastırın bir bölümünün kültürel faaliyetlerde kullanılması planlanıyor.
 
Öte yandan Yrd. Doç. Dr. İpek Yada Akpınar'ın editörlüğünde kaleme alınan, Ay Işığı Manastırı'nın ve ilçenin tarihe ışık tutan kitabın tanıtımı, Atatürk'ün Ayvalık'a gelişinin 77. yıldönümü olan 13 Nisan Cuma günü saat 10.30 ile 11.30 arasında Cunda Adası'nda bulunan Taş Kahve'de yapılacak. 
26 Mart 2012
Bookmark and Share
 

21/11/2024 Bugün827 ziyaret var  Sitede 33 Kişi var  IP:18.221.12.61