Tam 3 yılgeçtiüzerinden; çoğumuzunhayatını, hayatabakışaçısınıdeğiştirenGezi’nin…Yineözlem, umut, tebessümvehüzünlehatırlıyoruzyaşadığımızgünleri…
Sosyalmedyadaokurkenadınayazılanları, çokçada video düşüyorinsanınönüne, yaşanmışlıklara dair.Onlardan biriniizledimbirsüreönce, sonrabirdahaizledimvebirdaha…İnsaniçindeolduğuanıhatırlayıncabirbaşkahissediyor. Üzerinden 3 yılgeçenekadaryaşadıklarıisebuanlarıniçindeykengöremediklerinigösteriyorinsana. Gezi’nin ilk günlerindeyaptığımızsanatçılaryürüyüşününvesonrasındameydandayapılankonuşmalarınvideosubu. İçindesanatçılarolduğuiçinböyledenmiştibelkiamaaslında her meslekten, kesimden on binlerceinsanınGalatasaray’danTaksim’edoğruaktığıbirselolmuştu. Sevdiklerisanatçılarıgörmek, onlarlayürümek o güzelinsanlariçinönemlidirbelkiama“SanatçılarTaksim’eyürüdü”nihayetindebirmagazinbaşlığıydı. Çokönemliisimlervardı, hem de çokamabirtanesivardıkiişteonunyüzündendefalarcaizledimvideoyu. Pekbirkeyifliydi o dayanındakidiğermeslektaşlarıvearkadaşlarıgibi. Solcuydu o da o zamanlar, en azbizimkadarvehattaGezi’nin 2 haftaöncesiberaberReyhanlı’yıziyaretetmiştik de televizyonaçıkıppatlamanınasilfailininhükümetolduğunainananinsanlarıanlatmıştıbunakendisi de gönüldeninanarak. Gezi’deyadayıllarcasolasöylediğitürküleriAKPorganizasyonlarındaberabermikrofontutarakRTE’ylesöylemeye; “ölenekadarErdoğan’ınyanındayım”yağlamalarına, Gezi’yekatılanlarınadınaRTE’ninhuzurunaçıktığındayediğizılgıttansonra mı yoksabaşkabirkırılmanoktasında mı kararverdibilinmezama o günlerdepekbirGezicisanatçıydıYavuzBingöl. Gerçiadınabukadarkelametmeyedeğmezamakonununesasıiçingördüğümüz en çarpıcıdönüşüanlatmakgerekliydi. Yoksahakkınıyemeyelim; Gezi’detürküsöylemese de lütfedipkitapokuyan, sonrasındabüyükdirenişinigüzelhavalarabağlayan, finali de insanlar can havliyle 1 Mayısmücadelesiverirkenmeydandapolislerleözçekimleryapanpekbiranarşist TV çocuğudagüzelörnektir. Veyahut park elegeçirildiktensonraarz-ıendameden, uzunsüreberaberoynadığıTuncelKurtizgibibirustanınöğrettiklerine de ayıpolmasındiyeolsagerekgünlerceparktazamangeçirenamasonra, döneminbaşbakanınınyerlerdegezenitibarınıkurtarmakiçinyapılan“Usta’nınHikayesi”belgeselinde, aslındaonun ne kadardamütevazıbirgüzelinsanolduğunu, hoş tebessümüyleanlatanjönabimiz de örnekverilebilir. El öpmekiçinyerlereeğilip, TV’deboncukboncukterleyenünlükomedyenisaymıyorum.
Şimdibukeskindönüşleribirkenarabırakalım. Çünküasılbüyüksorunumuzsanatçıdediğimizbirçokinsanınölümsessizliği. İnandıklarıuğrunamücadeleeden, iktidarbaskısındandolayıkonserveremeyen, albümyapamayanmüzisyenler, tiyatrooyununaturnede salon bulamayan, dizilerdeoynayamayanyadamuhalifolduklarıbilinmesinerağmenyapımcılarınvazgeçemeyeceklerikadarpopülerolduklarıiçindizideoynatılanama her şeyikaybetmeyigözealıpdoğrubildiğiniyine de söyleyen, susmayanoyuncular, popülerolmayanamakavgayısürdüren, büyüten, faşizmekarşımücadeleeden, sanatıylabirşeysöylemeyeçalışanalternatiftiyatrolar, bin birzorlukla 3 kuruşparayasinemafilmiçekenyeniyadaustabağımsızyönetmenlervarelbet. Fakatbususkunlar, kör, sağır, dilsizler, hayatlarımızızindanaçevirenbufaşistyönetimden ne kadarşikayetçiolduğunufısıltıylasöyleyip, biriduyarkorkusuylaaslayüksekseslekonuşmayanlar…Onlarabirçiftsözsöylemekgerekir.
Yahuarkadaş!
Tamamanladıkkarşımızdaceberutbirdevletvar. TamamanladıkGezi’yekatıldınızyadageçerkenuğradınızsonrasındaçekindiniz, geriçekildiniz. Tamamsiz de birşeysöylemekistiyorsunuzamaendişeediyorsunuzanladıkamayeterartıkarkadaş, yeterartıkya! Sizki; biroyuncuarkadaşınız, belki de kuruluşunda bile olduğunuzsendikanınbaşkanı, başbakantarafındanmeydanlardahedefgösterilirkengıkınızıçıkarmadanoturmayıtercihetmişsiniz. Başkabiroyuncuarkadaşınızyıllardıroynadığıkurumdanhukuksuzcakovulurkensırtınızıdönmüşsünüz. Eminimçoksevdiğinizbirbaşkaoyuncuarkadaşınız, ablanız, ustanızsadeceoynamakistediğirolüsöylediğiiçin, sizinçokönemsediğiniz, hayatınızıbağladığınızdizilerdenbirindenatılırkenhiçbirşeyolmamışgibidavranmışsınız. Fakatgerçektenyeterartık. Yeter! Gözünüzünönündehayatlara el konuluyor, gözünüzünönündeşehirlerbombalanıyor, çocuklar, gençler, yaşlılaröldürülüyor, bodrumlardainsanlaryakılıyor, kapıeşiklerindegençkadınlarvuruluyor, yurtlardaküçücükçocuklartecavüzeuğruyor, topyekündevleteliyleüstükapatılıyorvesizhalasusuyorsunuz, susuyorsunuz, susuyorsunuz…
Nasıl bir aymazlık içindesiniz? Ülke yangın yeriyken; birdizideoynamakiçin nasıl, yazdığınız her şeyi silebiliyorsunuz, nasıl, sadece oynadığınız dizilerin bölüm fragmanlarını paylaşabiliyorsunuz, Gezi’de penguen tişörtü giyip canlı yayınlarda protestolar yaparken nasıl, bütün bunların sorumlusu olan kişinin elini öpmekiçin yere yatan insanla aynı projede oynayabiliyorsunuz, programında çocuklar ölmesin denildiği için korkuyla özür dileyen birinsanın konuğu olup kendisine birşey söyle(ye)meden nasıl oturabiliyor, kahkahalarla sohbet edebiliyorsunuz? Nasıl bukadar umursamaz olabiliyor, hiçbirşey yokmuş gibi davranabiliyorsunuz?
Aslında sanırım cevabı azçok tahmin edebiliyorum. Tam 3 yılönce bugün, 4 Haziran 2013… Hepimiz yorgun, uykusuz, gergin. Mehmet Ayvalıtaş öldürülmüş. Ethem Sarısülük vurulmuş, Ali İsmail Korkmaz linç edilmiş, ikisi de komada. Abdullah Cömert’in ölüm haberini alalı da henüz bir gün olmuş. Ünlü bir tiyatroda buluştuk çoğunuzla. Kamuoyu yaratma gücü olan bukadaroyuncu ne yapabilir diye? Kimler yok ki salonda. O tartışmaların arasında tek birşey istenmişti. Bu şiddete karşı, medyanın suskunluğuna karşı oynadığınız dizilerin setlerini 2 gün durdurun. Ne yazık ki o bile kabul edilmemişti. O gün söylenen bir sözü hiç unutmuyorum. Hani meydanlardan hedef gösterilen arkadaşımızın sözünü. “Tamam arkadaşlar daha fazla tartışmayalım. Anlaşılan direniş bizim camiaya henüz ulaşmamış. Ne yazık ki” Ne kadar acı kihala ulaşmaması bir yana gittikçe de uzaklaşmış 3 yılda… İşte aslında cevap, o gün yaşanılan hayal kırıklığında gizli…
Hep birilerinden alıntı yapmayı seven insanlarız. Brecht’ten, Dario Fo’dan, hadi uzaklara gitmeyelim, Yılmaz Güney’den Nazım Hikmet’ten bahsetmeyi çok seviyoruz. Faşizme karşı nasıl tavır aldıklarına bir bakın isterim. Sanatın içinde olmanın getirdiği sorumluluğun nasıl taşındığını görün isterim. Yaşadıkları ve sonraki dönemlere, toplumlara, kendi mücadelelerine ve inandıklarına katkılarını inceleyin isterim. Belki o zaman susarak, konuşmayarak, kısa vadeli kurtuluş planları yaparak, şu anki konforu kaybetmemeye çalışarak, yandaşı olmasanız da karşısında, sanatın gerektirdiği muhalefeti hakkıyla yapmayarak faşizmin her geçen gün daha büyümesine nasıl çanak tuttuğunuzu daha iyi anlayacaksınız. Bugün karşısında durmayarak sizi teğet geçeceğini düşündüğünüz karanlık ya hepimizi yutacak ya da gerçekten sanatın ne anlama geldiğini bilen yürekli insanların da içinde olduğu bir mücadele ile yenilgiye uğrayacak. Fakat o gün geldiğinde ne olursa olsun bizim başımız dik, sizlerse utanç içinde olacaksınız…
Barış Atay
İleri Haber 4 Haziran 2016
19/03/2024
Bugün687 ziyaret var
Sitede 5 Kişi var
IP:54.235.6.60