Hrant Dink öldürüldü; kimin yaptığı, kimlerin yaptırdığı, amacın ne olduğu konusunda çok yazıldı, çok söylendi; söz etmek istediğim konu Hrant Dink öldürüldükten sonra ortaya çıkan tepkilerde kullanılan “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeni’yiz” sloganlarının sonrasında, oluşan ruh hali. Olay gerçekleştikten birkaç gün sonra tepkiler ayyuka çıktı. Yakını ölmüş bir insandan, eğer ölen şahsın borcu varsa ölüm acısının sıcaklığıyla, o borç istenmez de birkaç gün sonrasında söylenir ya, Hrant Dink’in ölümünün henüz yeni olduğu günlerde medyadan da, siyasilerden de, yurttaşlardan da bu yönde bir karşı tepki gelmedi, ancak ölüm sıradanlaşmaya başlayınca tepkiler, söylenmeyenler, söylenmesi elzem olanlar, dile getirilmeye başlandı.
Bir gazetenin ‘Hepimiz Türk’üz’ posteri verdiğini gördüm, yerel ve ulusal basında söylem değişmeye başladı, futbol maçlarında pankartlar açıldı, siyasiler ağız değiştirdi hatta cenazeye katılmadılar. Bu tepkilerin de en az diğer tepkiler kadar olağan karşılanması gerektiğini düşünüyorum ama, karşı tepkilerin söylemek istedikleri hakkında da düşüncelerimi dile getirmek istiyorum.Yazıya devam etmeden önce Nevzat Çelik’in çok önemli dizelerine kulak verelim.. …türkiye’de kürt olacağız kürtlerde ermeni ermenilerde süryani gidip almanya’da türk olacağız hollanda’da surinamlı fransa’da cezayirli iran'da azeri amerika'da zifiri zenci olacağız çoğalan zencide mutlaka kızılderili israil'de filistinli köpeğin karşısında kedi kedinin karşısında kuş olacağız kuşun karşısında börtü böcek hakemler hep karşı takımı tutacak ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı…
(itirazın iki şartı) Köpeğin karşısında kedi olmak, kuşun karşısında börtü böcek olmak; ne zor bir durumdur hiç düşündünüz mü? Zor olduğu kadar da önemlidir. ‘Hepimiz Ermeni’yiz’in altında bir sahip çıkma vardır; düşüncesi, işi gücü, ırkı, dili, rengi, dini, tuttuğu takımı, inandığı dünya görüşü ne olursa olsun, hiçbir gerekçeyle insanın şiddete uğramaması gerektiğinin kısacık bir özetidir Hrant olmak, Ermeni olmak. Doğuştan var olan durumlar hakkında konuşmayı, tartışmayı her zaman gereksiz ve tehlikeli buldum. Hiç kimse Afrika’da doğmayı seçemez, kadın olmak ya da erkek olmak sonradan kazanılmamıştır. Zenci olmak ta, sarışın olmak ta bizim seçimimiz değildir. Ne sarı saçlı zenciden daha güzeldir, ne İngiliz olmak Arap olmaktan daha iyidir, ne de erkek olmak kadın olana karşı bir üstünlük gerektirir.
Hiç kimse var oluşu üzerinde söz hakkına ve değiştirme gücüne sahip değildir. Böylesi noktalar üzerinde tartışmak üzücüdür. Özgür düşünceye, insanların temel haklarına, birey olma özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkma ve saygı duymanın tepkisidir yeri geldiğinde hepimizin Hrant, hepimizin Ermeni olabilmesi. Eğer ki Bağdat bombalanıyorsa Bağdatlı olmak, bir kadın kocasından dayak yiyorsa kadın olabilmek, babasız bir çocuk varsa kendini öksüz sayabilmek, Amerika’da zenci olabilmek, Müslümanlara terörist gözüyle bakılıyorsa tam da orda Müslüman olabilmek ama, Suudi Arabistan’da da gidip Yahudi olarak yaşayabilmeyi savunabilmektedir bütün iş. Yani taşın altına elini sokabilmek…
Dünyaya uzaydan bakılınca sınırlar yok; aynı gök kubbenin altında yaşıyor olduğumuzun ayrımına varabilmek için belki de çok geç ama, yine de insanlığın bir parçası olduğumuzu anımsamak için de önemli. Nasıl ki ekmeğin Ermeni’si, suyun Kürd’ü, çayın İsrail’lisi, salatalığın Romanya’lısı olmuyor ve hatta bunları yazarken ve muhtemelen siz bunları okurken de saçma bir gülümsemeyle yaklaşıyorsanız, insana da yalnızca insan gözüyle bakmamızın önündeki engel nedir ? Yanlışları da doğruları da yapanlar insandır. Irkları, cinsiyetleri, dinleri yanlış yapmamıştır. Ya da ürettiklei doğrular sadece ırkları, cinsiyetleri, dinleri yüzünden değildir. Aynen cinayeti işleyen şahsın Trabzonlu olmasını, bütün Trabzon’a mal edilmesinin saçmalığı gibi.
İşte size yazının özeti; tam da bugün Trabzonlu olabilmektir mesele… Her ne sebeple olursa olsun bir katilin kopyaları gibi başa beyaz bere takıp dolaşanlara inat hepimizin bir Hrant yönü olmalı. Bir katil hiçbir zaman övgüyü hak etmez… Ve son söz Hrant Dink’ten; Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmanın, yaşadığı yere koşulsuz saygısının bir açıklaması gibi şu sözlerinden, vatan sevme birinciliğini hiç kimseye kaptırmayanların, durup düşünmesi gereken anlamlar vardır. “Evet gözümüz var toprağında bu vatanın. Gözümüz var ama koparıp götürmek için değil, en dibine gömülmek için…” HRANT DİNK
TURGUT BAYGIN AYVALIK