Türkçe



PDF indir

 

 



Siyasetin Teoriye Yemesi

İzlenme 2176

1980’lerin ikinci yarısında, Türkiye’de sosyalizm programı ekseninde yeniden bir parti kurmak için çeşitli sol kesim ve kişiler hummalı bir çalışma ve tartışma sürecine girmiş, zamanla ayrışmalar sonucu ayrı öbekler oluşmuş, Aydınlıkçılar olarak tanımlanan Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) çevresinin ağırlıkta olduğu bir kesim, ön alarak Sosyalist Parti’yi kurmuştu.
Bu partinin kuruluş sürecinde yer alan kesimlere yapılan geçmiş değerlendirmesi, bir muhasebe çağrısını, dışlarındaki, başka bir deyişle dışlandığı sola kendilerini yeniden kabul ettirmek zorunluluğunu en fazla duyan TİKP doğal olarak daha ciddiye almış, Aydınlık kökenli olmayanların da katılımcı olduğu toplantılarda tartışmış ve özeleştirel yönü esas olan bir muhasebe sonucunu kamuoyuna ilan etmişti.
 
Sınıf uzlaşmacılığı, “devlet partisi” yanında yer alış, sağcılaşma, sola karşı hakim sınıf safına düşüş, orduya bel bağlayış, ABD ve NATO’yu “dünya barış cephesi”nde görüş gibi bir dizi özeleştiri başlığında, bunların sistemli bir hal almasının nasıl mümkün olabildiğini soruyordu muhasebe.
Verdiği yanıta göre, o dönem itibariyle, “baş çelişme”nin bir dış tehdit ve savaşa hazırlık olduğu saptaması, bu tehdidin Sovyetler Birliği’nden geldiği analiziyle birleşince, “millî çelişme”nin esas olduğu koşullara uygun ittifak siyasetlerine yol açmıştı.
 
“Yanlış bir analize dayalı merkezi görev saptaması”yla üretilen siyasetler de, partinin sınıfsal tavırdan koparak millî tavırlara geçmesine, “devlet partisi”nin yanında saf tutmaya, bu da zamanla, sosyalizm hedefinin programda yer almasını anlamsızlaştırmaya varmıştı.
Ayrıntılarına girersek, saptama doğru olsa bile, bu çizgiyi haklı çıkarır mıydı diye sorabileceğimiz bu kaymanın hayli şaşırtıcı yüzlerce örneğini sayabileceğimiz, milliyetçi, sağcı, devletçi, orducu, NATO’cu bir çizginin sırıttığı noktaya gelişe, “siyasetin teoriyi yemesi” demişti TİKP özeleştirisinde. Teoriden kasıt, sınıf perspektifiydi.
 
Sınıf kerterizini yitirmiş bir akımın, “büyük siyaset” yapma iddialarının gelip dayanacağı başka bir yer olmadığını, küçüklerin büyük siyasetinin, eninde sonunda hâkim sınıf kurumları ve temsilcileri arasında kendisine ittifaklar aramaya varmasının ve kullanılmasının kaçınılmazlığını, acı bir deneyimle görmüşlerdi.
 
“Gerçeği olgularda aramak”tan kopulduğu, “esasla talinin silindiği”, Aydınlıkçı tipolojinin karakteristiği “aşırıcılık ve uçlara savrulmacılık”la gerçekliği kafalarındaki dünyaya uydurmaya, siyasetlerini destekleyecek en küçük bir belirtiyi abartmaya, tersi yöndeki çok daha güçlü verileri görmezden gelmeye düşüldüğü söyleniyordu.
Evet, “siyaset” demişlerdi, “teoriyi yedi”... Hayal, gerçeği örttü.
 
Siyaset teoriyi yerken, topyekun bunu onaylamanın ve yanılmazlıklarına, günün koşullarına uygun taktikler izlediklerine, küçük grup psikolojisinden kurtulmuşluklarına, kaba solculuktan arınarak inceldiklerine ve Türkiye çapında siyaset düzlemine çıktıklarına inanmanın şaşkınlığını da yaşamışlardı.
Çok değil, birkaç yıl içinde, örneğin “Sovyetler Birliği tehdidi”ne işaret etti diye Aydınlık’ın manşetine “Türk ordusu ne militaristtir ne de faşist” sözüyle çıkan Kenan Evren bir hafta sonra ABD’nin “boy”u olarak darbe yaptığında, kazın ayağının hiç de öyle olmadığı, inkar edilemez biçimde ortaya çıkmıştı. O “büyük”lüğün, teoriyi yiyen bir siyasetten ibaretliği anlaşılmıştı.
 
Bugün, o yıllardan farklı olarak, yine aynı siyasal düzleme gelişi ve çok ötesine geçişi artık teorileştirmeleridir söz konusu olan.
Bu teorileştirme, yeniden Marksist damara tutunma yıllarının siyasetleri ekseninde programı kaleme alınan Sosyalist Parti’den, bu parti “bölücü faaliyet”ten kapatılınca yerini alan İşçi Partisi’ne devredilen esaslardan vazgeçiş, program ve tüzük değişikliğiyle resmî ifadesini buldu.
Siyasetlere göre güncellenen programda, Kemalist devrimci ve millîci bir parti olunduğu ilan edildi. Yani artık, taktik evre siyasetleri, günün nesnel saflaşmalarında büyük siyaset izleme ve bu yüzden belki de ana doğrultuya ters gelebilecek şeyler söyleme değildi söz konusu olan. Programdı, teoriydi.
 
Kendi deyimleriyle millicî olmanın ötesinde, bu siyasetlerine, yurtsever değil Türkçü, yer yer ırkçı söylemlerin eşlik etmesi, teorinin zaten küpeşteden atıldığı yerde ideolojinin de böyle çatılması, artık taktik değildir, “asgari program” değildir.
Sağcı, milliyetçi, ırkçı, dinci siyasetlerin, emperyalizmin acenteliğinin, eli kanlı kontrgerillanın rafine temsilcileriyle millî bir cephe oluşturma, tamamında bir cevher arama fikriyatı, “kazanma”, ”genişleme”, “birleştirme” değil, saflarına katılma ve durduğu yeri belirginleştirme göstergesidir.
Siyasetin yiyeceği bir teori kalmamıştır, uyum sağlanmıştır. Programdan bayrağa değişim tamamlanmış, siyasete uyarlanmıştır. Tek kalan, nereye çark edilirse edilsin, ne zikzak çizilirse çizilsin, hep “biricik doğru” olunduğu vehmidir.
 
Haliyle, aslında sosyalist oldukları, ama şu aşamada, ülkenin bu durumunda bunun bir anlam ifade etmediği, büyük siyasetlerle bugüne yanıt verildiği türü savunular, geçersizdir. Program ortadadır, teori ortadadır. Ellerinde 1980’lerin sonundaki özeleştirinin tekrarlanması zemini bile kalmamıştır.
Bu yakıştırma değil, programda, konferans belgelerinde, tüzükte, siyasal önermelerde alenileşmiş, nesnel olgudur.
Bunları, “siyasetin teoriyi yemesi” özeleştirisi yapmak durumunda kalmış bir hareketin bugününe, “sosyalizme de sıra gelecek” beklentisiyle bakan özellikle genç arkadaşlar bir kez daha düşünsün diye anımsatmak gereği duydum.
 
Düşünsünler ve savunularını “biz aslında...” demeden yapabilmeyi öğrensinler. Oluru varsa, ayıp değildir, programatik hatlarını kabullensinler, içlerine sindirsinler. Gönüllerindeki sosyalisti örgütsel nesnelliklerinin yerine geçirmekle avunmasınlar. Milliyetçilerle sosyalistlerin ayrı takımlar olduğunu bilerek davransınlar. “Gerçek aşkı” kuru laf değildir, unutmasınlar. Tarih boyu Aydınlık isimli bütün yayınların lejandında yer alan bir ibare, neden artık günlük gazetede yoktur, neden kuruluşu 1921’dir de, “Kurucusu: Şefik Hüsnü” yazmaz, düşünsünler. Sonrasına bakarız...
 
Asaf Güven Aksel
SOL Gazetesi 19 Ocak 2014 

28/03/2024 Bugün687 ziyaret var  Sitede 4 Kişi var  IP:34.234.83.135