"Ya özgür vatan, ya ölüm... Kaderiydi bu onun!" diyordu Che için şarkısında, "Gerillayı öldürdüler..." Victor Jara'nın kaderi de aynıydı. Onu da öldürdüler.
Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Viktor Jara. Zamanla, eğitimini aldığı tiyatro giderek arka planda kaldı yaşamında. Çünkü Jara daha çok insana ulaşmak, politik görüşlerini daha yaygın hale getirmek istiyordu. Bunun yolu ise müzikti.
"Kimi zaman biri alıyor gitarı eline, sahneye çıkıyor ve devrimden söz eden, haksızlığa ve sefalete karşı çıkan tatlı şeyler söylüyor, ama sahneden inince, söylediklerinden çok uzak bir yaşam sürdürüyor. Devrimci şarkıcı, yaşam ile şarkıyı birbirinden koparamaz. Bir sanatçı, ancak, halkın tarihi olan pek çok simadan biri olduğunu kavramaya başladıysa devrimcidir."
Yalnızca şarkıcılık değildi yaptığı, maden ocaklarında, fabrikalarda, okullarda, gecekondu mahallelerinde halkıyla, çocuklarla buluşuyor, bir ezgi eşliğinde, anlatıyor, çağırıyor, kendisi gibi örgütlü bir toplum yaratma uğraşını sürdürüyordu. Bu çabanın bir aracı olmuştu artık müzik.
1932'nin 23 Eylül'ünde doğdu. 1973'te katledildi. Eşi anlatıyor:
"11 Eylül 1973. Radyoda, ABD darbesinin sözcüleri konuşuyor. Başkanlık Sarayı kuşatma altında. "Ben çocukları okuldan almak için aceleyle evden çıktım. Geldiğimizde Victor dışarı çıkmaya hazırlanıyordu." Nereye? "Üniversitede, sivil savaşa karşı bir serginin açılışında şarkı söylemeye"... Böyle bir günde mi? "Öğrenciler toplanmış..." Gidiş, sokağa çıkma yasağı, üniversitede kalış... Radyoda askeri marşlar, her yerde patlamalar, gecekondu mahallelerine bomba yağdıran Hawker'lar... Çalan bir telefon bunların ortasında: "Beni ne kadar çok sevdiğini, cesur olmam gerektiğini anlattı ve iyi şanslar diledi. Bu onunla son konuşmam oldu." Eşi Joan, 18 Eylül günü çağrılacak, ilk kez bir morga girecek, 44 kurşun delikli, elleri paramparça Victor'u teslim alacaktı. "Victor'un ölümü kaçınılmazdı. Sanırım o da dostlarının yanında ölmekten mutluydu."
Bir adam, diye anlattılar sonradan, yüzükoyun yatırıldığı yerden doğrulmuş,
"Venceremos"u çalıp söylemeye başlamış. Şili Ulusal Stadyumu inlemiş. Herkes katılmış namlulara karşı söylenen bu şarkıya. Adamın parmaklarını kırmışlar, tutuklanırken de elinden bırakmadığı gitarının tellerine dokunamasın artık diye. Gitarsız söylemiş. Ateş açılacağı uyarısına aldırmamış kimse. Dipçikler kafasına inmiş adamın. Yine "Kazanacağız!" sürmüş. Sonra makineli tüfeklerle taramışlar yerdeki adamı. Victor Jara, işte böyle ölmüş...
Sonradan, o koşullarda yazdığı şiir ulaşmış her yana, Şili Stadyumu'ndan. "Burada beş bin kişiyiz..."