1936 yılında istanbul'da doğar Sevgi Soysal ve topu topu 40 yıl süren yaşantısına sımsıcak öyküler, romanlar sığdırır, insanların elle dokunulacak kadar gerçek olduğu duygusunu yaratan müthiş gözlemlerle bezenmiş, insanlığı, mücadeleyi anlatırken neşeyi, alayı, mizahı da hiç eksik etmeyen roman ve öyküler.
Örneğin, 'Şafak'ta öyle bir işkenceci betimlemesi yapar ki öfkeyle gerektiğinde o haşarı kızın nasıl dönüştüğüne şaşılır, işkence görenleri de anlatır, karşınızda bir militan vardır. "Solcu" aydın tipini çizerken acımasız bir yargılayıcıdır.
Sevgi Soysal'ın yazdıkları, kadın karakterlerin ağırlıklı olarak başrole çıktığı yapıt olması açısından da ayrı bir önem taşır. Çok farklı kadın karakterlerle karşılaşırız bu satırlarında. Anlattığı insanlarda değişmeyen tek yön ise değişme istediğidir, arayıştır... Dönemin 'tek boyutlu' resmedilen 'olumlu tip, önerilen kişilik' türünden kahramanlar da dikilmez önünüze. Her şey, her birey çelişkiler barındıran bir bütündür. Arınmıştık yoktur.
Neşe, alay, muziplik yüklüdür yazdıkları. Örneğin 12 Mart faşizminin, 'Yıldırım Bölge'sindeki kadınlar koğuşunu değil de, bir kız lisesinin yatılı öğrencilerini anlatır sanki. Neredeyse, bir yaz kampına gidercesine orada olasınız gelir. Bu, yaşanan zulmü hafifseten değil, zalimi kepaze eden; acıları yok sayan değil, tahammül etme, direnme mekanizmalarını harekete geçiren bir anlatımdır.
Tüm o sımsıcak, insanları çepeçevre saran satırların yazarının çok uzun bir yaşamı olmadı ne yazık ki. Öyküleri, yazıları yayımlanmaya başladıktan bir süre sonra cezaevine girer, çıkışta sürgüne gider. 1976'da göğüs kanseri teşhisi konur ve aynı yılın 25 Kasım'ında da aramızdan ayrılır. "Aramızdan ayrılır" hüznüyle bitirmek ise yakışmıyor Sevgi Soysal'a. Dedik ya, muziptir, neşelidir, haşarıdır. Mamak Cezaevi'nde, son eşi Mümtaz Soysal'la evlenir mesela. Hiçbir olumsuz koşul, yaşama sevincini bastıramaz çünkü. Kanser teşhisi konulduktan sonra ise kitabını yazmaya başlar: "Hoş Geldin Ölüm"... Kitabı yarım kalır, ama ölümü tebessümle karşılanan bir konuk olarak görebilen Sevgi Soysal, romanlarıyla, öyküleriyle hâlâ işçi sınıfının dostu olmayı sürdürüyor.