Fakir... Asıl adı olan Tahir'in yerine, imzasını böyle atmıştır. Durumun ilanıdır. Yalnızca "yoksul" anlamıyla değil. Sözlüklerdeki bütün karşılıklarıyla. Tevazu, kendini önemsememe, yoksunluklar ve acılarla sınanarak ulaşılan nokta. Fakir Baykurt'tur bu.
15 Haziran 1929'da Burdur Akçaköy'de doğdu, 11 Ekim 1999'da Almanya'nın Essen kentinde öldü. Köy okullarında öğretmenlik de yaptı, ODTÜ'de yöneticilik, Kültür Bakanlığı'nda danışmanlık da. Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın kurucusu da oldu, açılan davada içeriye alınınca, kapatılacağını düşündüğü sendikanın yerine TÖB-DER'in kurulması için uğraşan da. Çok yargılandı, hapis yattı, sürgün gördü, işsiz kaldı. Af yasasından yararlanmayacağını ilan etti, savcılar haklı çıkmasın diye. 1979'da yurtdışına çıktı.
Ha evet, "hayatım roman" diyenlerden değildi, ama bütün bu süreci ve tanıklıklarını, yazdı. Roman yazdı, öykü yazdı, şiir yazdı, çocuk kitabı yazdı, belgesel-anı yazdı, deneme-inceleme yazdı... Yazdıkları okundu, oynandı, filme alındı. Çok ödül kazandı. Çok yasaklandı.
Sanata, edebiyata hep değiştirme gücü üzerinden yaklaştı. "Sanatta devrimci tavır, hayatı değiştirme tavrıdır. Kitaplarımız, bize ün sağlamak ya da kalıcı olmaktan önce, toplumu bu yönde etkilemek içindir."
Fakir Baykurt, Köy Enstitüleri'dir. Benzeri nice aydın, sanatçı, devrimci gibi... Köy Enstitüleri, Birinci Cumhuriyet'in en önemli aydınlanma hamlelerinden biriydi. Ama ömrü çok kısa oldu. Enstitülerden yetişen ilerici, aydınlanmacı, mücadeleci öğretmenler korkuttu düzeni ve Köy Enstitüleri hızla kapatıldı. Birinci Cumhuriyet en aydınlanmacı hamlelerinden birini, yarattığı etkiden korkarak tasfiye etti. Küçük bir köyden çıkıp, yaşamı boyunca alçakgönüllülüğü hiç bırakmamış dostumuzun kendi satırları ile bitirelim:
"Dikenlerin arasından çıkıp gelen bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıklarda bırakılmış köylerin birinden, Akçaköy'denim. Ailem yoksuldu. Kır bayır kırk iki dönüm toprağımız vardı... Annem babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüze geçten geç tek açılan ilkokul yalnız üç sınıftı. Evimizde tek bir kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsü'nde eğitti. Öğretmen yaptı. Elime kalem verdi, yurdun yazarları arasına kattı."