- Başkabirpadişah 4.Mehmet, lakabı‘’avcı’’idi. Av vesefahattenbaşkabirşeydüşünmezdi. Devletiuzunsüre‘’KöprülüAilesi’’idareetti. Başkaörnekler de verilebiliniramabukadaryeter. Bazıistisnalarhariç, Osmanlıpadişahlarınınbirçoğudevletiyönetmeyeteneğindenyoksunveyetersizdir. Osmanlıdevletveahlakanlayışınıntemelindebugünhalageçerliolan‘’devletiçinyapılan her şeymubahtır’’anlayışıyatar.
Öldürerek ve çürüterek büyüdüler ve sonra çöktüler. Gelenekleri ve tarihsel misyonları bu. Çenegir, tablakar, sofracı. Bunların önemli bir kısmı güzel erkek çocuklarıdır. Bunlara ‘’zülüflü oğlanlar’’ denirdi. Bunlar küçük yaşta saraya alınır ve padişahı etkilemek için zülüf takarlardı. Sırma saçları göğüsten aşağıya sarkar, buda onların daha kadınsı görünmesini sağlardı. Sarayda, Enderun da bin civarında zülüflü ağa olduğu bilinmektedir. Müneccimlik, üfürükçülük ve zülüflü oğlanlarla vakit geçirmek Osmanlıpadişahlarının önemli bir özelliğiydi. O kadar yasallaşmıştı ki; birOsmanlı hayranı ve sevicisi olan Murat Bardakçı ‘’Osmanlı da Seks ‘’ kitabında ayrıntılı anlatır. Her ne kadar Bardakçı bunu ‘’ Kama Sutra ‘’ ve ‘’ Kokulu Bahçe ‘’ hikayeleriyle koşutluk kursa ve estetiz etmeye çalışsa da Osmanlı’nın ahlakanlayışı anlaşılır gibi değildir. İşin ilginci, bu durum toplumsal anlamda da onay görmekteydi. Halka da bulaşmıştı. Oteller, hanlar, hamamlar, tersaneler, bekar evleri pislik yuvası olmuştu.
Osmanlıda toplumsal bozukluk o kadar ileri gitmiştir ki medrese öğrencileri, devşirmeler köylere kasabalara saldırıp çoluk çocuğu kaçırıp taciz ve tecavüzde bulunmaktaydılar. Reşat Ekrem Koçu; ramazan ayın da dahi devletin silahlı gücünü oluşturan yeniçeriler’in dükkanları yağmalayıp sokakta kadın ve gençlere sarkıntılık ettiğini yazar. Bir tarihsel devamlılık var. Yobazizim kaynaklı ve Osmanlı’dan gelen bir devamlılık.
ÇOCUKLAR TECAVÜZE UĞRARKEN SUSULMAZ
Sadece Karaman’dan, İzmit’den, Artvin’den değil, ülkenin her yanından çığlıklar yükseliyor. Eğer deşifre edilemez ve durdurulamazsa çığlıklar artarak devam edecek gibi görünüyor. Kaç ev var? Bu evlerin hangi vakıflara ait olduğu deşifre edilmeli. Kaçak vakıf ve dernek evlerine göz yumanlar iç işleri, milli eğitim bakanlığı ve siyasi iktidar değil midir.
- Bu ülkede ‘’ 6 yaşında çocukla evlenilir ‘’ diye fetva veren vakıf, dernek başkanları var. Yobazizm ve tecavüzcülük birbirini besliyor, meşrulaştırıyor.
- Bu ülkede ‘’ bir kişinin yaptığı suçu bütün bir camiaya yüklemeyelim ‘’ diyen bakan, devlet yetkilileri var. Oysa istismar bir kez değil, üç yıl boyunca sürüyor. İstismarda bulunanlar arasında din görevlileri ve öğretmenler var. Artvin’de ki tecavüzcü ‘’ ben bekarım, böyle şeyler hakkım değil mi? ‘’ diyebiliyor.
- Vakıflar, tekkeler ve evler Osmanlı döneminde olduğu gibi baş belası haline gelmiştir. ‘’ Vakıf Kültürü ‘’ edebi ahlak üretecekken dindar ama ahlaksız, tecavüzcü, hırsız kişiler üretmiştir. Şeyhler ve tarikatlar her biri kendi İslam anlayışına göre talebeler, müritler yaratmıştır. Vakıflar ve tekkeler iddia edildiği gibi eğitime katkıda bulunan, inanç özgürlüğünü temsil eden kurumlar hiçbir zaman olmadılar. Yeni Osmanlıcık yükseldikçe özgürlükler kısıtlanıyor, pislikler çoğalıyor. Acaba yeni Osmanlıcılar’ın niyeti yukarıda hikaye etmeye çalıştığımız hayat tarzını ve toplumsal ilişkileri egemen hale getirmek midir?
- 1920 Türk Devrimi’nin önderleri, M. kemal ve arkadaşları, Cumhuriyet’in kurucuları radikal, tepeden inme bir karar ve tavırla tekke ve zaviyeleri kapatmış, şeyhlerin gücü pislikler de ifşa edilerek kırılmıştır. Yobazların, şeyhlerin elinden ideolojik hakimiyet bir dönem için de olsa alınmıştır. Aydınlanma mücadelesi cumhuriyet, laiklik insanlığın ve bizim tarihsel anlamda en önemli kazanımımızdır. Buradan geriye düşmeyi kabul edemeyiz. Umudumuzu geçmişten değil, bu ülkenin özgür ve aydınlık geleceğinden üreteceğiz.