Özgürlüğe Yüzen Küçük Karabalık
1939 yılında İran'da doğan Samed Behrengi, yazdığı çocuk hikayeleri ve halk masalları ile mevcut düzene öylesine net, öylesine akılda kalan ve iz bırakan eleştirilerde bulundu ki, bugün halen 'bunları okuyarak büyüyen çocukların ileride iflah olmayacağının aşikar olduğu' söyleniyor.
Behrengi, bir köy okulu öğretmeniydi ve kısa ömrünün sonuna kadar öğretmenlik yapmayı sürdürdü. Öğretmenlik yaparken bir yandan da İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde gece derslerine devam eden Behrengi, bir yandan da çocuklar için masallar yazmaya başladı, ağızdan ağıza dolaşan halk masallarını derledi. Bunun yanı sıra mevcut eğitim sistemi üzerine çalışmalar yaparak, eğitim sisteminin aksayan yanlarını tespit etti, çözüm yollan üretti. Aynı dönemlerde haftalık bir gazete de çıkarttı; ancak dönemin baskıcı yönetimi altında gazete varlığını sürdüremedi. En önemli kitabı 'Küçük Karabalık', haklı bir üne kavuşurken, bu minik cesur balığın özgürlük yolundaki hikayesi dünyada pek çok çocuğun unutamadığı, iz bırakan eserlerden biri oldu.
Yazdıklarının çoğu çocuk masallarıydı, ama nasıl masallar? Dünyada milyonlarca çocuk Behrengi'nin masallarından öğrendi eşitliği, özgürlüğü, sorgulamayı, direnmeyi ve mücadele etmenin güzelliğini... Behrengi, Şah yönetimine karşı çocuk masallarıyla, hikayelerle ve kendi öğrencilerine tüm bu değerleri kazandırmaya çalışarak karşı koydu.
Kısacık yaşamının sonunda, 1968 yılında, 29 yaşındayken cesedi şüphe uyandıracak şekilde Aras Nehri'nde bulunduğunda, yüzerek boğulduğu söylentisi yayılsa da buna kimse inanmadı. Onun Küçük Karabalık kitabının son paragrafı, yazdıklarının etkisini içinde barındırıyor zaten ve Küçük Karabalık'ın ağızdan ağıza dolaşan hikayesi küçük kırmızı balıkları yetiştiriyor. Kendi sözleriyle bitirelim, işçi sınıfının bu çocukların dilinden çok iyi anlayan genç dostuna ilişkin anlattıklarımızı:
"Yaşlı balık masalını bitirdi ve on iki bin yavrusuna ve torununa:
-Artık yatma vakti çocuklar. Gidip yatın bakalım.
Çocuklar ve torunlar:
-Büyükanne, minik balığa ne olduğunu söylemedin.
Yaşlı balık:
-O da yarın akşama kaldı. Şimdi yatma vakti, iyi geceler.
On bir bin dokuz yüz doksan dokuz küçük balık "İyi geceler" dileyerek yatmaya gitti. Büyükanne de uykuya daldı. Ama küçük bir kırmızı balık ne yaptı ne ettiyse de uyuyamadı. Sabaha kadar denizi düşündü hep..."