İstanbul’dakiPaşabahçeŞişeve Cam Fabrikası’nda 31 Ocak1966’dabaşlayanve 85 günsürengrevin 50. yıldönümünügeridebıraktıkancakgrev, sonuçları, sendikalilişkileriveyarattığıgelenekaçısındanTürkiyeişçisınıfıtarihindeönemlibiryertutuyor. Kristal-İş Sendikası’nı var eden ve DİSK’in kuruluşunu hızlandıran Paşabahçe grevi, sendikalar arası dayanışmaya da örnek niteliğindedir.
GREVİN EŞİĞİ
Türkiye’nin işkolu düzeyinde ilk toplu iş sözleşmesi 18 Aralık 1963’te Cam-İş Sendikası ile Türkiye Cam Sanayi İşverenleri Sendikası arasında imzalanır. Üç yıllık olarak bağıtlanan toplu iş sözleşmesi, 1964-1966 yıllarını kapsıyordu. İşçilere üç yıl için 20-25 kuruş arasında zam yapılmış, yasaların tanıdığı grev hakkının kullanılmayacağı hükme bağlanmıştı. Cam-İş’e duyulan tepki sonucu kurulan Kristal-İş Sendikası, 2 bin 500 işçinin çalıştığı Paşabahçe’de işyeri düzeyinde toplu iş sözleşmesi imzalamak için mücadele başlatır, sonunda yetkiyi alır ancak işveren masaya oturmaz, Kristal-İş, grev kararı alır. Ancak Türk-İş ile TİSK arasında imzalanan protokol ile grevin eşiğinden dönülür.
İşkolunda ve işyerinde 2 sendikanın varlığı Türk-İş’i rahatsız eder. 23 Ekim 1964’te imzalanan protokol ile 2 sendika birleşir, 7 Şubat 1965’te de yeni sendikaya katılır. Birleşmenin temeli baskın bir genel kurul ve delege oyunuyla dinamitlenir. Kristal-İş 7 Haziran 1965’te 2. kez kurulur. Kısa sürede işyerinde çoğunluğu alan Kristal-İş toplusözleşme yapmak ister fakat bu çağrıya olumlu yanıt verilmez. Kristal-İş yönetimi, 16 Ocak 1966’da grev kararı alır.
DOĞAN ÇOCUĞA ‘GREV’ ADI
Grev, 31 Ocak 1966’da büyük coşku ile başlar. İşçilerin çoğu greve katılır. İşveren, yasaya aykırı bir biçimde üretimi sürdürmeye çalışır. Fabrika müdürü greve çıkan sendikacıları da anarşi yaratmakla suçlar ancak grev adeta semt grevine dönüşür. Esnaf alacaklarını erteler, grevcilere veresiye satış yapmaya devam eder. Dolmuş şoförleri de hasılatlarını grevcilere bağışlar. İşçiler grevi öyle benimser ki işçilerden Ahmet Adıgüzel doğan çocuğuna “Grev” adını verir. Dayanışma büyürken işveren grevi yargı yoluyla engellemeye çalışsa da sonuç alamaz. 31 Mart’ta, grevden önceki çalışmaların karşılığı olan alacaklar için Şişecam işgal edilir ve sonuç alınır.
AMBAR İŞGALİ
Mart ayının başında cam işverenleri, toplusözleşme görüşmesini Türk-İş’le yapmak istediklerini dile getirir. Kristal-İş, yetkiyi Türk-İş’e devreder. 20 Mart’ta işverenle yapılan görüşmede 6 maddelik protokol imzalanır. Ancak protokolu işçilere anlatmak üzere fabrikaya gelen Türk-İş yöneticileri büyük bir protesto ile karşılaşır. İşçiler hammadde ambarını işgal eder. Grev Koordinasyon Kurulu Başkanı, Petrol-İş Genel Başkanı Ziya Hepbir de anlaşmayı tanımadıklarını açıklar.
12 SENDİKADAN GREVE DESTEK
İşveren, yeni protokol gereği 21 Mart günü sona ermesi gereken grevin bitirilmesi için ek süre verir, atılan işçilerin tamamının işe geri alınacağını duyurur. Ancak işçiler işbaşı yapmaz. İmzaladığı protokolün benimsenmemesi Türk-İş’in grevden desteğini çekmesine neden olurken 12 sendika ise greve desteğini açıklar.
DEMİREL’E SENDİKA ANAHTARI!
İşveren grevi sonlandırmak için hükümetin kapısını çalar, grevin ertelenmesini ister. Sürdürülen girişimler sonuç verir, grev 19 Nisan’da “memleket sağlığını bozucu nitelikte” bulunduğundan 1 ay süreyle ertelenir. Sendika yöneticileri kararı, Başbakan Süleyman Demirel’e sendikanın anahtarını vererek protesto eder. Öte yandan Yüksek Uzlaştırma Kurulu 18 Mayıs’ta toplusözleşmeyi bağıtlar; ücret ve sosyal haklar açısından daha önemli kazanımlar elde edilir. Grevin ardından Kristal-İş ve grevi destekleyen 5 sendika Türk-İş’ten geçici olarak ihraç edilir, bu sendikaların bir bölümü DİSK’in kurucusu olur.