İŞÇİ SINIFI KENDİ MÜCADELESİ SONUCUNDA DOĞRU ÖRGÜTLENMEYE ULAŞACAKTIR.
Türkiye işçi sınıfının varlığı ve mücadelesi çok eski tarihlere dayanmaktadır. Sınıfın ekonomik ve siyasal mücadelesi, ülkenin kalkınma ve sanayileşme çabalarının yoğunlaştığı tarihsellikte gelişti. 1946’lar bu mücadelenin Cemiyetler Kanunu ile birlikte ilk ete kemiğe büründüğü yıllar oldu. Sermaye sınıfı tıpkı bugün olduğu gibi o gün de, işçi sınıfının sosyalist partilerinin önderliğinde örgütlenmesinden korktu ve ciddi rahatsızlıklar duydu. Gelişen sınıf mücadelesini ötelemek için, sermaye sınıfı 1946’larda faaliyet sürdüren sosyalist partileri ve bu partilerin etkisi altında gelişen sendikaları kapattı. Dönemin tek partisi olan CHP denetiminde kurulan İstanbul İşçi Sendikalları Birliği’ni 1948’lerde güdümlü bir sendika olarak öne çıkardı.
En nihayet sermaye sınıfının eliyle devlet inisiyatifine açık olmak şartıyla 1952 yılında Türk-İş Konfederasyonu’nu oluşturdu . Türk-İş önemli miktarlarda Amerikan kaynaklı “yardım”lara gark oldu. “Eğitim ve işbirliği” programları çerçevesinde Türk-İş üyesi sendikacılar ABD’ne taşındı. Bütün bu bilinenlere rağmen sosyalistler yüz binlerce işçiyi bünyesinde barındırma nedeniyle, bütün sendikalar gibi Türk-İş’in örgütlenme alanındaki işyerlerini ve dolayısıyla Türk-İş’i bir sınıf mücadelesi alanı olarak tanımladı. Türkiye’nin dört bir yanından yükselen mücadele sendika ve grev hakları taleplerini öne çekerek yükseldi. 1961’li yıllarda o görkemli Saraçhane mitingleri yapıldı. Direnişler, oturma grevleri, iş bırakma ve yemek boykotları gibi eylemler sürüp gitti. Kavel işçileri ayağa kalktı. 1963’lerde 274 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 Sayılı Toplu Sözleşme ve Lokavt Kanunu meclisten geçmesi sonucunda 1966’lı yıllarda Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası’ndaki 2200 işçi kendilerinden bağımsız toplu sözleşme görüşmelerinin sonlandırılmasına karşı direnerek greve gitmeleri sonucunda ipin ucu koptu.
Türk-İş yönetimi grevi desteklemeyince DİSK’i kuran beş sendika bu kararı tanımadıklarını açıkladılar ve Türk-İş’ten geçici olarak ihraç edildiler. 13 Şubat 1967’de ise DİSK kuruldu. DİSK’in kuruluş yıllarındaki sınıfın hareketliliği cam iş kolunda ki işçileri de sarsmaya başladı. Cam işçilerinin her geçen gün yükselen taleplerine cevap vermede acz içine düşen Kristal-İş Sendikası’na karşı yeni bir örgüt aranışına giren cam işçileri işkolunda yeni bir sendikayı örgütleme kararı aldılar. Bu sendikanın adı Hürcam-İş’ti. Kısaltılmış adı Hücram-İş olan , Türkiye Pencere Camı Fibro, Cam Mozaik, Şişe ve her türlü Cam Mamulleri Sanayii İşçileri Sendikası 15 Mayıs 1968’de kuruldu. Ali Şahin, Cevat İyigün ve arkadaşları tarafından kurulan Hürcam-İş sendikası Merkezi faaliyetini Gebze’de yürüttü. 13 Haziran 1970 tarihli 2 nci Olağan Genel Kurul’da ise Türkiye Devrimci İşçileri Konfederasyonu’na (DİSK) katılma kararı aldı. Hürcam-İş Sendikası daha sonra uluslar arası federasyon olan “ICF” ye üye olma kararı aldı.
Hürcam-İş Sendikası faaliyette bulunduğu sürece 4 olağan, 3 olağanüstü genel kurul yaşadı ve 12 Eylül 1980 tarihinde Milli Güvenlik Konseyi’nin kararı ile kapatıldı. 1970 yılında yapılan 2 nci Olağan Genel Kurul’da Genel Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilen Cevat İyigün, 1972 yılında yapılan 3 üncü Olağan Genel Kurulda Hürcam-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcılığı’na getirildi. Rıfat Akın’ın Genel Sekreter yardımcılığına getirildiği aynı yıl, Hürcam-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Ali Şahin ve arkadaşları 6.9.1974 tarihli 4 üncü Olağanüstü Genel Kurul’da sendikanın ana tüzüğünde önemli değişiklikler yaptılar.Bu yıllar Hürcam-İş sendikası’nın cam sektöründe atılım yaptığı yıllar oldu. Tarihinde ilk kez olmak üzere Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası’nda örgütlenme faaliyetine hız verdi ve Hürcam-İş Sendikası’nın Paşabahçe Şubesi’ni açtı.
İsmail Özkan ve arkadaşları tarafından oluşturulan Hürcam-İş Paşabahçe Şubesi, Paşabahçe Şişe ve Cam’da ilk etapta 400 cam işçisini Hürcam-İş Sendikası saflarına taşıdı. 4 üncü olağan üstü kongreyle birlikte yönetimi yenilenen Hürcam-İş Sendikası’nda Genel Başkanlığa Ali Şahin, Genel Sekreterliğe M.Ali Yıldız, Genel Mali Sekreterliğe Celal Toprak, Genel Eğitim Sekreterliğine İsmail Özkan, Genel Örgütlenme Sekreterliğine Aptullah Salmanoğlu getirildiler.Yeni yönetim örgütlenme ve eğitime ağırlık verdi. Önce sendikanın bir yayın organına olan ihtiyaç ele alındı. Organların aldığı bir karar ile sendika yayın organını oluşturuldu. İLK ADIM adlı sendika yayın organı ile Anadolu Cam ve Topkapı Cam fabrikalarında örgütlenme faaliyetleri hızlandırıldı. Merkezi sendikal eğitimler programlanarak sınıf sendikacılığı ilkeleri öne çekildi. Genel Eğitim sekreteri tarafından hazırlık çalışması tamamlanan “İLK ADIM” adındaki sendika yayın organı 17.12.1974 yılında şu başlıkla yayın hayatına başladı.
“Gazetemiz çıkarken Sevgili kardeşler Sömürülüyoruz… Nasıl ?... Kafalarımız karma karışık . Bu sorunun cevabını çoğumuz yarım yamalak verdiğimizi sanıyoruz. Niçin sömürülüyoruz?... Bilenlerimiz biliyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi işçi sınıfı olarak, emekçiler olarak örgütsüz ve yeterli bilgiye sahip olmamak. İkincisi içimizde bu düzenin bazı imkanlarından faydalanıp okuyanlar var. Ama hepimiz görüyoruz ki, onların bilgileri de bu işsizlik, pahalılık cehenneminden kurtarmıyor. Çünkü onlar bilgilerini patronlar için kullanıyorlar… Bu problemin çözümü nedir?... Açıkça belli, sınıf teşkilatımızda örgütlenmek ve sınıf bilincimizle bilenmek… İşte bu gazeteyi çıkarırken amacımız, her birimiz birbirimize bildiği kadar sınıfımızın ve tüm emekçilerin cam işçilerinin sorunlarını ve çözümlerini anlatmak; yol göstermek…İşçi sınıfının bilimini öğrenip örgütlenmek, patron sınıfına karşı daha bilinçli ve daha kararlı mücadele vermektir. Başarırsak öğünme hakkı tüm işçi kardeşlerimizindir.
Hürcam-İş Sendikası” Hürcam-İş Sendikası yöneticileri üyeleriyle yaptığı sohbet toplantısında cam işçilerine şöyle sesleniyordu: “Hürcam-İş ülkemizde işçi sınıfının mücadelesinin yükseldiği ve belirginleştiği işçi sınıfının burjuvaziye karşı kendi sınıf çıkarları gereği devrimci sendikalarda örgütlenme istemlerini yürekten haykırdıkları bir ortamda kurulmuştur. Sendikamız cam tekelinin sömürüsüne ve sarı Kristal-İş’in uzlaşmacılığına karşı kurulmuştur. Sendikamız mücadele hayatını önüne çıkan engelleri aşa aşa geliştirmiştir.elbette bu engellerin aşılması, cam işçilerinin özverili, kararlı, örgütlü gücü ile gerçekleşmiştir. Önümüzde daha pek çok engeller, zorluklar vardır. Bu engelleri aşabilmemiz için birinci koşul sendikal birliğimizin sağlamlaştırılmasıdır. İşçi sınıfının bilimi ve mücadelesi işçi sınıfının birliğinin ne kadar gerekli olduğunu bize her zaman göstermiştir. Şimdi önümüzde bir çok acil olan ve olmayan sorunlarımız vardır. Bu sorunların hepsinin bir anda çözüleceğini ummak mümkün değildir.
Çünkü, sömürüyü sınırlama mücadelesinde patronlar her zaman karşımıza çıkacaklar, bizden daha fazla artı değer elde edebilmek için uğraşacaklardır. Unutmamalıyız ki , bu işçi sınıfının nihai kurtuluşuna kadar sürecek bir olgudur.” (Bu söyleşi 3.1.1979 tarihli Hürcam-İş Sendikası Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)
-2. MC'ye karşı Demokratik Güç Birliği
-Maden-İş grevlerinde dayanışma güçlenecek
-Güçbirliği üzerine (baş yazı)
-ABD emperyalizminin yeni tehdit aracı: Nötron bombası gibi yazılar.
(1977 Ağustoz aylık dergi sayı 23)
Hürcam-İş Sendikası’nın çeşitli organlarında görev yapmış ve 12 Eylül 1980’de yargılanarak mahkum olmuş ve ya beraat etmiş arkadaşlardan bazıları şunlardı: Ali Şahin, Feridun Ertuş, Şaban Öztürk, Halil Koç, Zeki Yıldırımer, Burhan Çiftçi, Cevat Eyigül, İsmail Arslan, Asım Özdemir, Selahattin Çalışkan, Mustafa Dilmen, Aliekber Kınık, Celal Toprak, Rıfat Akın, Selahattin Maden, Raif Kirezlik, Mehmet Değirmenci.
İSMAİL ÖZKAN