Türkçe



PDF indir

 

 



Doğa Ana’ya sitem…

1786 kez bakılmış
7 Mayıs 2016
19:04
“Yok, öyle; Umutları yitirip, karanlıklarda savrulmak.
Unutma;
Aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak…”
 
Elim varmıyor günlerdir yazı yazmaya, içim kırık, gönlüm küskün, ne yana dönsem bir keder, zaten hava da müsait tüm kasvetiyle ille de baharın yüzünü göstermeyeceğim size der gibi. Aslında sonbaharın hüznünü severim, dışarıda gök gürültüsü, yağmur, hava karanlık. Tam da kitap, kahve, yağmur sesinde melankoli vakitleri, gerçi o keyfi bile çok görüyorlar ya insana neyse… İyi de sevgili doğa ana; ilkbahar olacaktı şimdi, bizi bu havalar mahvedecekti, bu havalarda unutacaktık dünya işlerini, bu havalarda âşık olacaktık her gün yeniden, içimiz dans edip şarkı söyleyecekti.
 
Memleket meseleleri zaten hepten karışık, çaresiz bir üzüntüyle öfkeli bir isyan duygusu arasında gidip geliyoruz, şimdi sen de böyle yaparsan…  Bir bak senin gri bulutlarının karanlığı kadar güzel değil faşizmin kara bulutları. Sen gelecek olan yemişlere nem veriyorsun, onlar gelecek olan barut ve kan kokusuna. Senin soğuğun gibi güzel değil onların yüreklerinin soğukluğu. Sen tatlı tatlı üşütüyorsun, onlar kan donduruyor. Senin yağmurun gibi ıslanılası değil savaşın roket ve mermi yağmurları. Sen hayata, yeniden doğuşa çağırıyorsun, onlar ölüme ve kine.
 
Hangisini söyleyeyim, sen de anasın en çok çocukları seversin, anlatayım oradan anla dünyanın halini; kim bilir kaç yaşında fakat çizimlerinden belli ilkokul çağında bir yavru. Bir resim çizmiş görsen bu yağmurların ne ki gökyüzünün tüm gözyaşını akıtırsın üstümüze. Tepede iki kara helikopter aşağıya siyah bombalar atıyor, bir ev var çatısında alevler siyah renkli, bir çocuk yatıyor yerde elbiseleri renkli ama bacağı ve kafası kopmuş kan içinde kıpkırmızı, kopuk kafası gülümsüyor. Bir diğer çocuk arkadaşının kollarında kolu kopmuş, ölmüş. Elbiseleri yine renkli ve gülümsüyor. Başındaki iki arkadaşı ağlıyor, gözlerinde boncuk boncuk yaşlar var. Küçücük bir resim ama ne çok şey anlatıyor, ne çok içimize bıçak saplıyor bir bilsen. Çocuklar bu yaşlarda rengârenk resimler çizer, akan nehirler, mavi bir gökyüzü tepede güneş, mutlu gülümseyen aileler ne biliyim Gökkuşağı falan çizer. Kuş çizer, böcek çizer, Allah’ın cezaları kopuk kafalar çizmez. Ya da annesini sürekli dövdüğü için elleri olmayan baba çizmez. Sizin eril gücünüz, para hırsınız, dinleriniz, mevkileriniz, iktidarınız hepsi yerin dibine batsın. 
Çocuklar böyle resimler çizdiği sürece içim hep sonbahar benim o yüzden doğa ana şimdi sen de daha çok ağla, daha çok ağla ve sil süpür bu laneti. Olmaz, bitmez bu pislik deme sakın!  Gördün mü yine de umut var küçücük de olsa, resimde hala çocukların elbiseleri renkli, tam karartamamışlar içini, bitirememişler içindeki insansı duyguları, saf, temiz çocukluğu. O halde, biz umutları yitirip, karanlıkta savrulmayacağız sen de göster bahar yüzünü, direnelim birlikte senin için, çocuklarımız için, geleceğimiz için, rengârenk çizilen resimler için…
 
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı çocuklara verelim
Kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler.
 
Nazım Hikmet
 
Gökçe Özkan
http://postbeykoz.com/2016/05/04/doga-anaya-sitem/
Bookmark and Share

21/11/2024 Bugün831 ziyaret var  Sitede 32 Kişi var  IP:18.116.12.7