Türkiye’de pek çok şeyin eskisi gibi olmayacağını söyleyen büyük bir halk kitlesi var. Hiç de küçümsenmeyecek sayıda yazar ve çizer de var.
Koronavirüs salgınıyla birlikte kapitalizmin daha fazla sorgulandığı, insanların yüzünü sosyalizme döndüğü ve umudun arttığı saptamasını yapanlar olduğu gibi daha baskıcı bir dünya ve 21. Yüz yılın ortaçağını yaşıyoruz anlamına gelebilecek kimi saptamalar da var. Türkiye'de siyaset çok katmanlı gündemlerle geniş kitleleri tarmuar ediyor. İşçi sınıfı ve işsizler ordusuna her gün yenileri ekleniyor. Küçük esnaf ve orta ölçekteki işletmeleri ise çok zor bir dönem bekliyor. Kısaca, siyaset toz duman arasında. Çok katmanlı sınıfların varlığında kısmi değişikler yaşanıyor olsa bile en alttakiler diyebileceğimiz, başta kağıt toplayıcıları, inşaat işçileri, pamuk, fındık ve çay gibi mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan on binlercesinin durumu ise çok kötü.
Krizin öncesi var ama; Koronavirüs ile birlikte kapitalist sistemin, AKP-MHP blokunun da yapısal sorunları derinleşiyor ve krizden bir türlü çıkamadığı için ülkede kaos da derinleşiyor. En azından dünya kapitalist sistemi bu yeni dönemi post modernist faşist yöntemler deneyerek savaşları bile göze alarak yoluna devam etmeyi isteyecek ve Krizden çıkış arayacaktır.
“Meral Akşener'in “memleket masası önerisi” bunlardan biridir diyebiliriz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kovid-19 sonrasını yazdı: Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılında yeniden ‘kimsesizlerin kimsesi’ olabilir dedi. (22/4/ 2020 Cumhuriyet Gazetesi)
16 maddeden oluşan taleplerin ilkine burada yer vererek devam etmek istiyorum:
1-”Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla yeni demokratik bir anayasa yapmalıyız. Bu anayasanın temeli, “yasama, yürütme ve yargının ayrılığı” demek olan kuvvetler ayrılığı ile keyfiliği önleyecek denge/denetim esasına dayanmalıdır.”
Türkiye sosyalist hareketi, 30 Ağustos ve 21 Eylül tarihlerinde yeniden bir kez daha gerçekleştirdiği toplantıların ardından, yayınladığı deklarasyonla “toplumun tüm eşitlikçi, özgürlükçü, ilerici, devrimci, barış ve doğa yanlısı dinamikler başta olmak üzere direnmeyi sürdüren hareketleri ve muhalefet güçlerini bir araya getirerek birlikte mücadele etme ve geleceği birlikte kurma kararı” aldı.
Bu nedenle ülkenin siyasi tarihinde ilk kez, sosyalist hareketin geniş bir kesimi, uzun pazarlık süreçlerine yayılmayan, nasıl bir birlik polemikleri yaşanmadan ama kimlerin kimlerle ne kadar mesafesi olduğunu da bilince çıkaran bir siyasi olgunluk içinde hareket edebildi. Böylece, örgütsel-tarihsel hesaplaşmalara girmeyerek verili durumu somutlayarak daha da gerçekçi yollar alınabileceğini görmüş olduk.
Kapitalist krizin yıkıcılığını dipsizliğini gören ve bunun yarattığı gericiliğin, despotizmin, baskıcılığın kendisinin de sonunu hazırladığı gerçeğinden hareket eden sosyalist öncüler, sınıfının ve emekçi halkların daha fazla sömürülmesinin önünü kesebilmek için birleşik eylemin önemini bir kez daha hatırlayıp dile getirmiş oldular.
Buradan; CHP Genel Başkan'ı Kılıçtaroğlu'nun açıkladığı 16 maddelik deklarasyon üzerinden devam etmek istiyorum:
Ancak daha önce Metin Culhaoğlu'ndan bir alıntı. “AKP + MHP blokunun yapılacak yeni bir seçimde kaybeden taraf olması ihtimali vardır.” denilerek devamında şu saptama yapılıyor:
“Bir savaş hali… “Ülkenin, seçim dönemlerine özgü gerilim ve kutuplaşmaları kaldıramayacak kadar ciddi bir tehdit ya da tehlike altında” sayılması… Kimi siyasal partilerin yasaklanması… “Seçimlerin barış ve huzur içinde yapılmasını engelleyen” iç gerilim ve çatışmalar.”
Şayet bu saptamalar bir olasılık dahilinde ise o zaman CHP Genel Başkan'ı Kılıçtaroğlu'nun açıkladığı 16 maddelik deklarasyonun önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu 16 madde geçmişte sosyalist hareketinin 30 Ağustos ve 21 Eylül tarihli deklarasyonu ile harmanlanarak asgari bir geçiş program -stratejisi, haline getirilebilirse, halk kitleleri açısından daha kapsayıcı olabilir.
Sosyalist mücadelenin ileriye doğru büyük bir sıçrama yapmasının tam zamanıdır.
Partimiz, merkezi politikalarını oluştururken kuşkusuz bu süreçleri dinamik bir şekilde gündemine alıp gerekli girişimleri de yapmaktadır. Yaşasın sosyalist iktidar mücadelemiz. yaşasın partimiz.
İsmail Özkan 12 Mayıs 2020