Türkçe



PDF indir

 

 



Eskisi Gibi Olmayacak...

1168 kez bakılmış
26 Mayıs 2020
22:52

Türkiye’de pek çok şeyin eskisi gibi olmayacağını söyleyen büyük bir halk kitlesi var. Hiç de küçümsenmeyecek sayıda yazar ve çizer de var.

Koronavirüs salgınıyla birlikte kapitalizmin daha fazla sorgulandığı, insanların yüzünü sosyalizme döndüğü ve umudun arttığı saptamasını yapanlar olduğu gibi daha baskıcı bir dünya ve 21. Yüz yılın ortaçağını yaşıyoruz anlamına gelebilecek kimi saptamalar da var. Türkiye'de siyaset çok katmanlı gündemlerle geniş kitleleri tarmuar ediyor. İşçi sınıfı ve işsizler ordusuna her gün yenileri ekleniyor. Küçük esnaf ve orta ölçekteki işletmeleri ise çok zor bir dönem bekliyor. Kısaca, siyaset toz duman arasında. Çok katmanlı sınıfların varlığında kısmi değişikler yaşanıyor olsa bile en alttakiler diyebileceğimiz, başta kağıt toplayıcıları, inşaat işçileri, pamuk, fındık ve çay gibi mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan on binlercesinin durumu ise çok kötü.

Krizin öncesi var ama; Koronavirüs ile birlikte kapitalist sistemin, AKP-MHP blokunun da yapısal sorunları derinleşiyor ve krizden bir türlü çıkamadığı için ülkede kaos da derinleşiyor. En azından dünya kapitalist sistemi bu yeni dönemi post modernist faşist yöntemler deneyerek savaşları bile göze alarak yoluna devam etmeyi isteyecek ve Krizden çıkış arayacaktır.

Meral Akşener'in “memleket masası önerisi” bunlardan biridir diyebiliriz.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kovid-19 sonrasını yazdı: Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılında yeniden ‘kimsesizlerin kimsesi’ olabilir dedi. (22/4/ 2020 Cumhuriyet Gazetesi)

16 maddeden oluşan taleplerin ilkine burada yer vererek devam etmek istiyorum:

1-”Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla yeni demokratik bir anayasa yapmalıyız. Bu anayasanın temeli, “yasama, yürütme ve yargının ayrılığı” demek olan kuvvetler ayrılığı ile keyfiliği önleyecek denge/denetim esasına dayanmalıdır.”

Türkiye sosyalist hareketi, 30 Ağustos ve 21 Eylül tarihlerinde yeniden bir kez daha gerçekleştirdiği toplantıların ardından, yayınladığı deklarasyonla “toplumun tüm eşitlikçi, özgürlükçü, ilerici, devrimci, barış ve doğa yanlısı dinamikler başta olmak üzere direnmeyi sürdüren hareketleri ve muhalefet güçlerini bir araya getirerek birlikte mücadele etme ve geleceği birlikte kurma kararı” aldı.

Bu nedenle ülkenin siyasi tarihinde ilk kez, sosyalist hareketin geniş bir kesimi, uzun pazarlık süreçlerine yayılmayan, nasıl bir birlik polemikleri yaşanmadan ama kimlerin kimlerle ne kadar mesafesi olduğunu da bilince çıkaran bir siyasi olgunluk içinde hareket edebildi. Böylece, örgütsel-tarihsel hesaplaşmalara girmeyerek verili durumu somutlayarak daha da gerçekçi yollar alınabileceğini görmüş olduk.

Kapitalist krizin yıkıcılığını dipsizliğini gören ve bunun yarattığı gericiliğin, despotizmin, baskıcılığın kendisinin de sonunu hazırladığı gerçeğinden hareket eden sosyalist öncüler, sınıfının ve emekçi halkların daha fazla sömürülmesinin önünü kesebilmek için birleşik eylemin önemini bir kez daha hatırlayıp dile getirmiş oldular.

Buradan; CHP Genel Başkan'ı Kılıçtaroğlu'nun açıkladığı 16 maddelik deklarasyon üzerinden devam etmek istiyorum:
Ancak daha önce Metin Culhaoğlu'ndan bir alıntı. AKP + MHP blokunun yapılacak yeni bir seçimde kaybeden taraf olması ihtimali vardır.” denilerek devamında şu saptama yapılıyor:
Bir savaş hali… “Ülkenin, seçim dönemlerine özgü gerilim ve kutuplaşmaları kaldıramayacak kadar ciddi bir tehdit ya da tehlike altında” sayılması… Kimi siyasal partilerin yasaklanması… “Seçimlerin barış ve huzur içinde yapılmasını engelleyen” iç gerilim ve çatışmalar.”

Şayet bu saptamalar bir olasılık dahilinde ise o zaman CHP Genel Başkan'ı Kılıçtaroğlu'nun açıkladığı 16 maddelik deklarasyonun önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu 16 madde geçmişte sosyalist hareketinin 30 Ağustos ve 21 Eylül tarihli deklarasyonu ile harmanlanarak asgari bir geçiş program -stratejisi, haline getirilebilirse, halk kitleleri açısından daha kapsayıcı olabilir.

Sosyalist mücadelenin ileriye doğru büyük bir sıçrama yapmasının tam zamanıdır.

Partimiz, merkezi politikalarını oluştururken kuşkusuz bu süreçleri dinamik bir şekilde gündemine alıp gerekli girişimleri de yapmaktadır. Yaşasın sosyalist iktidar mücadelemiz. yaşasın partimiz.

İsmail Özkan 12 Mayıs 2020

 
İsmail Özkan kimdir...
1948'li olan İsmail Özkan 68'liler diye adlandırılan kuşaktan biridir. Toplumsal/sınıfsal mücadele ile ilk tanıştığı yıllar, 1966 Paşabahçe Şişe Cam grevine denk düşer. Dönemin özgün örgütleri olan yerel dernekler, Halkevi ve Fikir Kulüpleri Federasyonu gibi örgütlenmelerde yer alış siyasetle tanıştığı yıllardır.
1974/75 yıllarında DİSK'e bağlı Hür Cam-İş Sendikası Paşabahçe Şube Başkanlığı, daha sonra aynı Sendika'da Genel Eğitim Sekreterliği yapmıştır. İkinci dönem Türkiye İşçi Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı yaptığında ise DİSK'in 5. Genel Kurul delegesidir. Ören DİSK tesisleri toplantılarına katılmıştır.
 
TİP'in çıkardığı "Tek Parti Tek Cephe" buroşürüne karşı çıkan Özkan, 1979 yılında TİP'ten ayrılarak, "Sosyalist İktidar Dergisi'nin" bileşenlerinden biri olur. 
Turizim iş kolunda çalışmaya başladığında DİSK'e bağlı Oleyis Sendikası'nda işyeri baştemsilciliği yapar ve sendikal mücadeleyi turizim iş kolunda yoğunlaştıran Özkan, 12 Eylül darbesiyle birlikte TİP yöneticiliğinden yargılanır ve 5 yıl ceza alarak Çanakkale Ceza Evinde tutsak edilir.
Sol/Sosyalist tarihte Kuruçeşme tartışmaları olarak adlandırılan sürece ise Gelenek Dergisi bileşenlerinden biri olarak katılır.
 
Sosyalist Türkiye Partisi kurucusu ve partinin İstanbul İl Sekreteri olan Özkan, partinin Anayasa Mahkemesi  tarafından kapatılmasının ardından kurulan Sosyalis İşçi Partisi'nde MYK üyesi ve İl sekreteri olarak görev üstlenir. Bu partide yaşanan  iç gerilimler sonucunda 167sı STP 14'ü SİP kurucusu 7'si MYK üyesive 22'si de İlçe Yönetim Kurulu üyesi 67 kişi partiden ayrılır. Özkan, ayrılanlarla birlikte "Sosyalist Politikada Açılımlar" kitapçığına imza koyan 6 kişiden biridir. 
Yola "Sosyalist Politika" dergisi çevresiyle devam eden İ. Özkan, Bu derginin 31. sayısında "Geç Burjuva Devrimi"  üzerine bir makale kaleme alır. Beykoz'da 12 sayı çıkan Cam/Köy Gazetesi'nin sahipliğini üstlenir. Çanakkale ve Ayvalık'ta yerel basında köşe yazıları yazan Özkan;  ekenek.gen.tr adında bir sitenin kurucusudur.
 
Bookmark and Share
 
 

21/11/2024 Bugün555 ziyaret var  Sitede 29 Kişi var  IP:3.15.141.155