Türkçe



PDF indir

 

 



BEYKOZLU SOSYALİSTLER

İzlenme 2891

Ekenek yayıncılığın düzenlemiş bulunduğu “Dostların arasındayız” gecesi, geçmişten bugün’e gelen ve bugün de bu inatçılığını, iradeciliğini devam ettiren 60’ı aşkın sosyalist ve devrimcinin buluşmasıyla ortakça, dostça ve coşkuyla gerçekleştirildi.

Ekenek kollektivitesi, sıcak ekmek tadında gerçekleşen gecenin açılışına şu sözleri düştü:
“Burada bu kadar çok akılcı, yaratıcı, iradeci sosyalist ve devrimcinin bulunmasında, kapatılan fabrikalarımızdaki işçi ve emekçi dostlarımızla, sınıf kardeşlerimizin emeği ve mücadele tarihi bulunmaktadır. Onları buradan coşkuyla selamlıyoruz. Bu mücadele ve emeğe sahip çıkmak sosyalistlerin ve devrimcilerin özgürlüğüdür ve bu özgürlük ateşini yakma vakti de gelmiştir.”

“Dostların arasındayız” gecesinin ilk konuşmasını, 68 kuşağından gelen, 1974 sonrası bölgemizde işçi ve emekçilerin sendikal-siyasal örgütlenmesindeki yürüyüş kolunu açan, “sosyalist doğulmaz sosyalist yaşanır” şiarıyla bu güne kadar bu yolu kapatmayan Ekenek kurucusu ve yazarı İsmail ÖZKAN söze şöyle giriyor:

“1964 yıllarında Cam-İş Sendikası’nın imzaladığı toplu sözleşme ”cam işçisine ihanet” olarak adlandırılıyor ve Türk-İş tarafından Cam-İş Sendikası, Türk-İş’ten ihraç ediliyor. 1963 yılında kurulan Kristal-İş Sendikası bu süreç sonucunda Türk-İş Konfederasyonu’na üye oluyor ve iş yeri düzeyinde örgütlendiği için iş yeri düzeyinde toplu sözleşme yapabilmesinin yollarını arıyor.

Üniversiteler dahil bir çok aranışa giren Kristal-İş Sendikası, Türkiye İşçi Partisi Üyesi Avukatlarından Akgün Ersoy’u buluyor ve kendisinden yardım alıyor. Hukuki zemin bulunuyor ve Paşabahçe Şişe ve Cam patronlarıyla masaya oturuluyor. Bu süreç Paşabahçe 1966 Grevini doğuruyor. Birçok yazılı materyalde iddia edilen tezlerin aksine,1966 Paşabahçe Grevi DİSK’in doğuşunda çok da önemli bir rol oynamıyor. Örneğin; bölgedeki hiçbir iş kolu DİSK üyesi olmuyor. Ancak, DİSK’e bağlı aranışlar bölgede hız kazanıyor. Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikasında Hücram-İş Sendikası örgütlenmeye, Tekel’de Yenileşme hareketi başlıyor. Deri Kundura’da ise, DİSK’e bağlı Barder_İş Sendikası örgütlenmeleri gündeme geliyor ve Bölgede sol/sosyalist çizgiler oluşmaya başlıyor.

Bu mücadele tarihinde öne çıkan sosyalistler ve devrimciler bugün bu işçi bölgesinin sermaye sınıfına peşkeş çekilmesine ve emekçilerin bölgeden sürülmesine dur diyebilecek bilgi ve mücadele kararlılığına sahiptir.
Dün fabrikalarımızdan atıldığımız gibi bugün de, bölgemiz Paşabahçe-Beykoz’dan, kentsel dönüşüm adı altında yerleşik yaşam alanlarımızdan koparılmak ve kentin en ücra köşelerine sürülmek isteniyoruz. Sermaye sınıfı, kendine ait yeni yaşam alanlarını oluşturmak adına, işçi ve emekçilerin emeği ve kültürüyle kurulan bu havzayı boşaltmak istemektedir. Ekenek Kollektivitesi olarak, bölgenin siyasilerini de kapsayan ama bölgesel siyaseti çok fazlaca öne çıkarmadan Beykoz halkının bütününü kapsamak için yola koyulmayı,  bu uygulamalara karşı her türlü mücadele için irade koymayı ve bu iradeyi ortaklaştırmayı görev biliyoruz. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bölgemizde oynanan bu büyük oyun bellidir. Bizler örgütlü bir güç haline gelerek, “oyunun odağına” müdahale etmek için güç toplamalıyız.

Ekenek kollektivitesi olarak, sosyalistlerin yerel yönetim anlayışına bakışı ile Beykoz yerel yönetim programımızı ortaklaştırmak adına 5 kişilik yürütme kurulu oluşturmuş bulunuyoruz, Ancak, bunu yeterli görmüyoruz ve mahallelerdeki işçi ve emekçi dostlarımızın etkin katılımıyla 15 kişilik yürütme kurulunu hedefliyoruz. Bu hedef çokta uzak değil, sosyalist, ilerici ve devrimcileri bu ortakça yürüyüş koluna davet ediyoruz. “ diyerek sözlerini bitirdi.

Daha sonra , Türkiye İşçi Partisi I nci dönem  Zonguldak İl Başkanlığı görevinde bulunan, II.TİP de ise Beykoz İlçe Başkanlığı’nda görev alarak, bu görevinde işçi ve emekçilere sosyalizmi öğreten, partili mücadeleyi önemseyen Araştırmacı Yazar A.Hamdi DİNLER ise  “Ayvalık’ta yerel yönetim seçimlerine bağımsız sosyalist aday olarak katıldım, seçilemedim. Ancak, çıkardığımız yerel yönetim programı benden daha çok oy aldı. Bu program hala tartışılmaktadır. Bu bölgede de işçi ve emekçilerin yakıcı sorunlarını dile getiren yerel yönetim programını önemsemek gerek, önemsiyorum. Program ve mücadele sonucunda bu bölgeden birçok işçi ve emekçi sosyalistin öne çıkacak olmasını daha da fazla önemsemek gerek.” diyerek sözü, 78 kuşağının sosyalist işçi temsilcisi  İlhan KABADAYI’ya bıraktı.

Kabadayı, “Kapitalist-Emperyalist sistemin neo-liberal politikaları ve saldırıları, kapitalist- emperyalist sistemle eklemli bulunan Türkiye sermaye sınıfına ve bu sınıfın politikasına yön ve şekil vermektedir. Bu yönelim ve yön, özelleştirmeler sonucu işçi sınıfına saldırı, ucuz emek gücü arayışı sonucu fabrikaların kapatılması, İstanbul’un uluslar arası sermaye sınıfına pazarlanmak isteği sonucu, kentsel dönüşüm adı altında işçi ve emekçilerin kent içi yaşamdan kovulması içeriğinde somutlanmaktadır. Bu somutluklar, bölgemizde hiç de azımsanmayacak boyutuyla çok sıcak yaşanmaktadır. Sermaye sınıfının bu saldırıları karşısında işçi ve emekçileri yerel yönetim programından kalkarak örgütleyebilmeliyiz. Değerli dostlar, örgütlü sosyalizm  mücadelesini daha yukarıya çekmemiz gerekmektedir, bunu yapabilecek güçteyiz.” Diyerek katılanları selamladı.

Ekenek Kollektivitesi adına gecenin son konuşmacısı, Sosyalist Türkiye Partisi (STP), Sosyalist İktidar Partisi (SİP) içinde öne çıkan, bugün de Sosyalist Devrim Parti Girişimi içinde bulunan ve Ekenek kollektivitesi ile, Ekenek yayıncılığının başarıya ulaşması için tüm mesaisini harcayan Hakan KARAKAŞ, “Paşabahçe-Beykoz’da yaşanan sorunların hemen hepsi tüm İstanbul’u kapsamaktadır. Türkiye’nin birçok İl’inde kentsel dönüşüm adı altında işçi sınıfı ve emekçilerin barınma hakları ellerinden alınmak istenmektedir. Sermaye sınıfının bu saldırılarına cevap verebilecek sosyalist siyaseti, yerel yönetimler alanında da başarıyla yürütebilecek ciddi bir programatik çalışma bulunmamaktadır. Bu eksiklik ve iradesizlik, sosyalist Türkiye isteği mücadelesine de bulaşmıştır. Bulaşmıştır, çünkü, işçi sınıfının bağımsız sosyalist siyaseti unutulmuştur.

AB’ci ve burjuva demokrasici liberal sol, tüm uğraşını özgürlükler ve demokratikleşme bağlamına indirgemiş bulunuyor, diğer yandan, kapitalizme ve emperyalizme karşı olmak adına anti-ABD cilik ve bağımsızlıkçılık yapılarak AKP karşıtlığı yaratılmaya çalışılıyor. Bilinemezci dinci gerici, merkez sağ parti AKP nin, sermaye sınıfından yana söylem ve eylemlerine, Kemalist Cumhuriyet devrimlerinin korunması ve geliştirilmesine dair, Kemalist ulusal sol söylem ve eylemi gerçekleştirilmektedir. Bizler, Sosyalist Devrim Parti Girişimi olarak, liberal sol ve ulusalcı Kemalist sol’a sapmadan sosyalist devrim ve sosyalist Türkiye hedefine yürüyoruz ve bu Dostların arasındayız toplantısını önemsiyoruz. Ekenek kollektivitesini önemsiyoruz.” Dedi.

Gece, Fatih YAMAN, Necip BAYKAN ve Oğuzhan  GÜNER  dostumuzun kendi bestelerine yer verdiği müzik şöleniyle devam etti.Ekenek Yayıncılık ve Ekenek kollektivitesi bu dayanışma ve ortaklaştırmayı 2008 yılı boyunca sürdürme ve önümüzdeki yıllarda da gelenekselleştirme kararlılığındadır.

Katılan tüm dostlarımıza, katılmak isteyip zaman yaratamayan tüm mücadele arkadaşlarımıza, telefonlarıyla bizlere ulaşarak gecemizi kutlayan ve sosyalist mücadelemizin kararlılığına hiç tereddütsüz güvenen yol arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Dostların arasındasınız.
16 NİSAN 2008
 EKENEK YAYINCILIK

Bookmark and Share

24/04/2024 Bugün672 ziyaret var  Sitede 3 Kişi var  IP:18.118.184.237