Ayvalık’ta; aralarında Ayvalık Belediyesi’nin de bulunduğu 27 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşturulan AyvalıkAdalarıTabiatParkıPlatformu, bünyesindeki sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan yaklaşık 100 kişilik çevreciyle Tabiat Parkından başlayıp, ilçe merkezinden geçerek, Gezi Parkı’nda sona eren uzun bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüş sırasında tek sıra halinde uzun parkuru tamamlayan platform temsilcilerinin üzerlerine giydikleri tşörtlerde vatandaşlara çevre bilincinin yanı sıra taleplerini ifade etmeye çalıştığı gözlendi.
Körfez Doğa Sporları Grubu’nun ön sıralarda yer aldığı yürüyüşün, Ayvalık Gezi Parkı’nda sona ermesinin ardından platform sözcüsü Şükrü Kaygısız bir basın açıklaması yaptı.
Ayvalık Tabiat Parkları Koruma Platformu Sözcü Şükrü Kaygısız yaptığı basın açıklamasında, “Dünyamız, insanoğlunun bitmek bilmez hırsı ve bunun yarattığı talan sonucu, hızla, tüm yaşamın sona ereceği bir gezegen olmaya doğru gidiyor. Yaşamı sadece para üzerine kuran sistem aslında kendi sonunu da birlikte hazırlıyor. Üretim sürecinde maliyet hesabı yapanlar, fazla kar uğruna doğanın talanına açıkça göz yumuyorlar. Küresel ısınma ve yaşam alanlarının yok edilmesi sonucu tüm ekolojik denge hızla bozulmaya başlayarak geri dönülmesi imkansız bir noktaya doğru gidiyor. Buna bağlı olarak; iklimler değişiyor, doğal afetler artıyor, kuraklık ve çölleşme hızla yayılmaya başlıyor; türler yok olmaya devam ediyor. Sonucunda ise susuzluk ve açlık insanların kapısını çalıyor ve bu talanın ilk kurbanları her zamanki gibi en alttakiler oluyor. En yoksul kıtalar, en yoksul ülkeler, en yoksul insanlar” dedi.
“KİRLETİLMİŞ BİR DÜNYA İSTEMİYORUZ”
Yeryüzündeki insanların yarısından çoğunun temiz içme suyundan ve yeterli beslenmeden uzak bir biçimde yaşadıklarına işaret eden Kaygısız, “Sadece bugünü düşünenler, gelecek kuşaklara daha kirletilmiş bir Dünya ve yaşam alanları daraltılmış bir gezegen bırakmak için elbirliği ile çalışıyorlar. Bilim adamları, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki insanların tüketim hızına yetişilebilmek için, en az 3-4 Dünya daha gerekiyor demektedirler. Yani en gelişmişler diğerlerinin Dünya’sından çalmaya devam ediyorlar. Kapitalizm yaşamımızdan çalarken, yok ederken, onarmıyor. Bozduğunun yerine yenisini koymuyor, ekolojik dengeye dikkat etmiyor. Çünkü bunlara bir pay ayrılması gerekiyor ve onların bu payı ayırmaya hiç niyetleri yok. Böyle olunca da bizim payımıza kirletilmiş ve tüm yaşam alanları yok edilmiş bir Dünya kalıyor. Küresel sermaye ve sözde en gelişmiş ülkeler, Karbon salınımı konusunda bile yıllardır bir anlaşmaya varmak istemiyorlar. Bırakın anlaşmayı yoksul ülkelerin karbon salınım haklarını satın alarak daha hızlı bir biçimde kirletmeye devam ediyorlar. Milyonlarca insan açlıkla boğuşurken onlar Dünya’nın en verimli topraklarının bir kısmını biyo-yakıt üreten bitkilere ayırıyorlar. Küresel ölçekte sorunlarımız tüm acımasızlığı ile devam ederken, yerel ölçekte de çevre sorunlarımız bitmek bilmiyor. Kazdağları ve Madra Dağı, öncelikle siyanürle altın çıkartan altın madencilerine olmak üzere her türlü yağmaya açık hale getirildi. Bilfer Madencilik zaten su açısından zayıf olan bir bölgede yer altından çektiği ve neredeyse küçük bir kasabanın bir yıllık ihtiyacı kadar suyla demir ve bakır yıkıyor ve sonra bu suyu arıtmadan tekrar yeraltına ve su havzasına veriyor. Ayvalık çevresindeki 5 köyün içme suyunda Arsenik oranı çok yüksek çıkmasına rağmen yetkililer hiçbir önlem almıyor. Köylüler göz göre göre zehirlenirken kurumlar üç maymunu oynuyor. Ayvalık’ta temiz bir deniz, temiz bir hava ve temiz bir kent istiyoruz. Gürültü ve görüntü kirliliği içinde boğulmamış bir ilçe istiyoruz. Ayvalık merkezde içme suyu kesintilerinin devam ediyor, bu yaz artık su kesintisi istemiyoruz. Lağımların iç denizimize akması devam ediyor. İç denizimizde ekosistem neredeyse bitmek üzere. Ayvalık’ta yerel yönetimin kanalizasyon sistemini bir an önce yenileyerek biyolojik arıtmaya geçmesini istiyoruz” dedi.
“SERMAYE GÖZÜNÜ MİLLİ PARKLAR VE TABİAT PARKINA DİKTİ”
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’na göz dikenlere karşı verdikleri mücadelede başarı kazanmalarına rağmen, Gezi Direnişi nedeniyle ertelenen Tabiatı ve Biyo Çeşitliliği Koruma Kanunu’nun çıkması halinde, tüm Milli Parklar ve Tabiat Parkları yok edileceğini savunan Şükrü Kaygısız, “ Sermaye gözünü Milli Parklar ve Tabiat Parklarına dikti. Önümüzde zorlu günler bizi bekliyor. Res’lere karşı, Altıncılara karşı, talancılara karşı bu güne kadar verdiğimiz ve kazanımlar elde ettiğimiz mücadelemize önümüzdeki günlerde de yılmadan devam edeceğiz. İçinde bulunduğumuz Gezi Parkı’na adını veren, Taksim Gezi Parkı, çevre mücadelesinin başlattığı bir kıvılcımla tüm ülkede büyük bir direnişe neden oldu. Bu mücadeleyi ve bu uğurda ölen arkadaşlarımızı unutmadık. Ölenlerin anısına saygı duyarak mücadelemize onların bıraktığı yerden devam edeceğiz. Bizler doğayı sadece insanlar için değil, tüm canlılar için ortak bir yaşam alanı olarak görüyoruz. Doğanın hırslarımız için çok küçük olduğunu da biliyoruz. Bu nedenle Ekolojik dengeyi esas alan, bir insanla bir kuşun yerini eşit tutan, tüketim çılgınlığının dindiği, insanların doğa ile uyum içinde yaşadığı bir Dünya istiyoruz” diye konuştu.