sosyalist çevrelerin bu adamla ilgili bütün bildikleri, , Londra'daki Rus mültecilerin çıkardığı küçük ve radikal bir derginin yazıişleri sorumlusu olduğu ve petersburg'da, adı o zamanlar dile alınmayan bir partinin başkanlığını yaptığıdır. Sosyalist partinin en saygın üyeleri bile, yöntemlerini yanlış bulup haklarında sert eleştiriler yapan ve küçümseyici sözler söyleyen bu adamla uzlaşmanın asla mümkün olmayacağını bildikleri için, onunla pek fazla ilgilenmezler. Bazı akşamlar küçük bir işçi kahvesinde yaptığı toplantılara, çoğu gençler olmak üzere ancak on beş-yirmi kişi katılıyor; bunlarda bol bol çay içen ve tartışmalarla kafaları kızışan bütün sığınmacı Ruslar gibi, bu bildiğini okuyan adama katlanmak zorunda kalıyorlar. kısacası, bu ufak tefek ve keskin bakışlı adamı kimse önemsemiyor. Kundura tamircisinin evinde oturan Vladimer İliç Ulianov adındaki bu adamı zürih'te tanıyanların sayısı üç düzüneyi bulmaz. Eğer o zamanlar, bir elçilikten ötekine büyük bir hızla giden o göz alıcı diplomat arabalarından biri, rastlantı sonucu sokakta bu adama çarpıp da ölümüne neden olsaydı, dünya bugün onu, ne Ulianov, ne de Lenin adıyla tanıyacaktı.
DEVRİM...
Günlerden bir gün, 15 Mart 1917'de zürih kenti kütühane memuru, hayretler içinde kalıyor. saatin ibresi dokuzu gösteriyor ve kendisinden ödünç kitap alan en düzenlisi olan adamın her gün oturduğu yer hala boş. Saat dokuzbuçuk oluyor, on oluyor, anacak okumaya doyamayan bu adamın ne geldiği ne de geleceği var. çünkü, her sabah olduğu gibi yine kütüphaneye gitmekte olan bu adam, yolda Rust dostlarından birisi seslenmiş, daha doğrusu üstüne atlamış ve Rusya'da devrim hareketinin başladığı haberini vermişti.
Lenin önce buna inanmak istemiyor. Duyduğu haber karşısında şaşırmış gibidir. Fakat biraz sonra kısa ve sert adımlarla, göl kıyısındaki gazete satış kulübesine koşuyor. Evet haber doğrudur ve her geçen gün dahada pekişmektedir. Önce bunun yalnızca saraya yönelik bir devrim olduğu ve bir kabine değişikliği gerçekleştirildiği haberleri geliyor, bunu Duma'nın toplandığı ve ilk geçici hükümetin kurulduğu, Çar II. Nikolay'ın tahttan indirildiği, özgür Rusya, siyasi tutkuların affı gibi haberler izliyor. Lenin'in yıllardan beri düşlediği, yirmi yıldan beri de gizli örgütlerde, zindanlarda, Sibirya'da ve sürgünde uğruna çalıştığı her şey artık gerçekleşmiş bulunuyor. Bu savaşa yenik düşüp hayatlarını kaybeden milyonlarca insan, demek ki boş yere ölmemiş. Bu insanlar, anlamsız bir amaç uğruna değil, tam tersine, kurulmakta olan yeni özgürlük ve sonsuz barış ülkesi Rusya için canlarını feda etmişlerdir. Aslında soğukkanlı biri olan ve her şeyi en ince ayrıntısına varıncaya kadar düşünüp hesap eden bu hülya adamı, şu anda serhoş gibidir.
6 Nisan 2020
Stefan Zweig
"İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar"
Can Sanat Yayınları
II. basım. nisan 2011