Baş, "21 Ekim saat 13.00’te Bostancı Gösteri Merkezi’nde TİP’in kuruluş şöleni gerçekleştirilecek. TİP hedeflerini ve programını ilk defa o etkinlikte emekçiler ve halkla paylaşmış olacak. Bunun ardından mücadeleyi sokaklarda büyütmeye başlayacağız" dedi.
24 Haziran seçimlerinde HDP ile gerçekleştirilen ittifak sonucu Barış Atay’la birlikte milletvekili seçilen ve geçtiğimiz günlerde Kurucu Meclisi’nde yer aldıkları Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katıldıklarını duyuran Erkan Baş, son süreç ve TİP’in kuruluşuna dair açıklamalarda bulundu.
Özgürüz’e konuşan Baş, 24 Haziran’a dair alınan HDP’yi destekleme kararı ve milletvekili adaylık sürecini şöyle anlattı:
“Parti kuruluş çalışmalarına başladığının hemen sonrasında baskın seçim ilan edildi. Seçim önümüze gelince emekçi halklar adına en etkili politika ne olabilir sorusunu önümüze koyduk ve biraz da iktidarın HDP’yi düşmanlaştırması, HDP nezdinde Kürt emekçilerini engelleyici siyaset tarzına yönelmesi gibi gerekçelerle TİP Kurucu Meclisi olarak seçimde HDP’yi destekleme kararı alındı.
Bu kararı HDP’li arkadaşlarla paylaşınca onlardan milletvekili adaylığımız yönünde bir teklif geldi. Bunun, TİP’in sokaktaki faaliyetini güçlendireceğini ve HDP’ye verilen desteği somutladığını düşünerek kabul ettik.”
‘YARINDAN İTİBAREN TİP RESMEN MECLİS’TE TEMSİL EDİLECEK’
Şu an TİP’in resmi kuruluşunun tamamlandığını belirten Baş, parti organlarında hem Atay’ın hem de kendisinin sorumluluk almasına yönelik bir eğilimin olduğunu söylerken, Meclis’e ayrı ayrı dilekçelerini verdiklerini ve prosedürün yarın tamamlanmasıyla, TİP’in Meclis’te resmen temsil edileceğini ifade etti.
‘SİYASET SİYASİ PARTİLER KANUNUNA SIĞMAZ’
HDP ile TİP arasındaki ittifaka dair de açıklamalarda bulunan Baş, şunları söyledi:
Türkiye’de hakim bir siyaset algısı var. Siyaset patronların işi gibi gösteriliyor. Hem HDP hem bizim açımızdan baktığımızda bunu tam tersine çeviren bir yaklaşımımız var. Biz siyasetin emekçilerin, halkın, ezilenlerin, yoksulların özne olduğu biçimde yeniden kurgulanması gerektiğini söylüyoruz.
Türkiye’de bizim açımızdan siyaset siyasi partiler kanununa sığmaz. Biz, siyasi partiler kanununa göre kurulmuş bir partiyiz ama bu kanunların dönüştürülebileceği fikriyatını temel alırız ve bizim sorumluluğumuz yoksullara, emekçilere karşıdır.
Bizim ittifak anlayışımız siyasi partiler kanunun ittifak anlayışına uygun olmayabilir. Ama biz bir mücadele birliği, mücadele ortaklığının yolunu ve yöntemini mutlaka bulmak zorundaydık. Seçimden önce yaptığımız şey esas olarak bu.
‘ORTAK MÜCADELE TÜRKİYE HALKLARINDA UMUT YARATTI’
İkinci olarak, 24 Haziran seçimleri analiz edildiğinde iktidarın hileyle ve yolsuzlukla neredeyse istediği her şeyi aldığını, ancak en önemli hedeflerinden biri olan HDP’yi baraj altında bırakma noktasında başarısız olduğunu görüyoruz. Bu bizim açımızdan başarı olarak görülmelidir ve bu başarının kaynağı bizim de içerisinde bulunduğumuz bu ortak mücadele birliğinin Türkiye halkında yarattığı umuttur.
İktidarın seçimden sonra sistematik olarak başlattığı saldırılar bunun göstergesidir. Pervin Buldan’ın tehdit edilmesi açık bir saldırıdır.
‘İKTİDAR HDP VE CHP’Yİ DAHA DA UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR’
Bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum, yandaş basının CHP ile ilgili ortak bir dil kullanmaya başladığını görüyoruz. “Terör örgütünü parlamentoya sokan CHP” propagandasında bir mesaj var. İktidar HDP ve CHP’nin arasının daha fazla açılmasını, daha mesafeli hale gelmesini istiyor. Muhalefetin, partilerin kendisinde bağımsız olarak dinamik unsurlarının yöneldiği bu iki partiyi birbirinin karşısına getirme arayışı var.
Bizimle ilgili amaçlanan şey de buydu. CHP’de bir iç karışıklık vardı, İYİ Parti’de bir iç karışıklık vardı, parlamentoya baktığımızda bir tek HDP’de canlılık ve mücadele azmi görülüyordu. Bunu bozmak istediler. Ellerindeki her türlü fırsatta bizim üzerimizden ‘HDP’de iç karışıklık var’ algısı yaratmaya çalıştılar. Bizi burada kullanmak istediklerini gördük.
‘HDP İLE DAYANIŞMAMIZ KESİNTİSİZ SÜRECEK’
Aldığımız tavrın arka planında bu da vardır. Biz HDP’nin iktidar tarafından hedef tahtasına oturtulduğunu görüyoruz, yalnızlaştırmak istendiğini görüyoruz, yenilmek istendiğini görüyoruz. Bunun karşısında HDP ile dayanışmamızı kesintisiz sürdüreceğimizi açıkça söylüyoruz.
‘TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU KÜRT VE TÜRK EMEKÇİLERİNİN BİR CEPHEDE BULUŞMASIYLA MÜMKÜN’
Türkiye İşçi Partisi açıkça ilan ediyor ki, Türkiye’nin kurtuluşuna giden yol mutlaka Türk ve Kürt emekçilerinin omuz omuza, yan yana, kardeşçe bir cephede buluşmasıyla mümkündür. Biz bu dayanışmayı, kardeşleşmeyi sürdürürken, TİP’in kendine özgü birtakım hedeflerini de daha fazla insana ulaştırmayı istiyoruz. Biz açıkça diyoruz ki ‘Türkiye’nin kurtuluşu bir devrimle mümkün olabilir. İşçi sınıfının iktidara el koymasıyla mümkün olabilir.’
Bu iddiaları HDP’nin sahiplenmesini bekleyemeyiz. HDP, kendi programı doğrultusunda radikal demokrasi ekseninde toplumsal muhalefette çok önemli rol oynuyor. Bunun sadece HDP’ye değil, tüm Türkiye’ye faydası olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte iktidar saldırdığında yanında durmakta da tereddüt etmiyoruz. Ama Türkiyeli sosyalistlerin kendilerine ait, başka iddiaları var ve bunların örgütlenmesi gerekiyor.
‘KARŞILIKLI KOLAYLAŞTIRICI YOLDAŞLIK İLİŞKİSİ’
Türkiye İşçi Partisi’nin ezilenlerin, yoksulların sesini büyütmesi, sadece TİP’in güçlenmesi değil. Bu iktidardan kurtuluş için bizim mevzimizin kuvvetlenmesi anlamına gelecek. O yüzden bizim ilişkimiz, birbirini tamamlayan, birbirini bütünleyen ama farklılıkları da olan, farklılıkları onaylayan bir karşılıklı kolaylaştırıcı yoldaşlık ilişkisidir.
‘GEÇMİŞTEKİ TİP’İN BİREBİR AYNISI DEĞİLİZ’
TİP’in kuruluş sürecine değinen Baş, şu ifadeleri kullandı:
Biz geçmişteki TİP’in birebir aynısı ya da devamı değiliz. Biz 1920’de Mustafa Suphilerin kurduğu Türkiye Komünist Partisi’nden başlayarak; Türkiye’de eşitlik, özgürlük, barış, devrim, sosyalizm kavgasının tüm devrimci mirasını sahiplenen; eksikleriyle, hatalarıyla, yanlışlarıyla ama onurlu tarihiyle sahiplenme iddiasıyla yola çıkan, fakat bunları aşma iddiasıyla iddiasını hiç geri plana itmeyen yeni bir hareketiz.
‘HAZİRAN DİRENİŞİ YENİDEN YAPILANMA İHTİYACINI ORTAYA ÇIKARDI’
2013 Haziran Direnişi’nin ardından Türkiye’deki sosyalist hareketin yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyduğu çok çıplak biçimde ortaya çıktı. 30-40 yıldır bir direniş hattı ören sosyalist hareket, o büyük halk hareketiyle istediği ölçüde buluşamadı. Kuşkusuz yanındaydık, içindeydik ama oradan bir iktidar alternatifi çıkaramadık. Bugünkü Türkiye İşçi Partisi’ne gelen sürecin esas kırılma noktalarından biri budur.
Büyük Gezi isyanıyla Türkiye sosyalist hareketinin 1920’lerden gelen mücadeleci damarını daha ileri bir hatta buluşturmak ve bugünün Türkiyesi’nde sosyalizmi somut bir seçenek olarak ayağa kaldırmaya çalışıyoruz.
Net bir saptamamız var. 1980’den bu yana sosyalist hareket bir inat ve kararlılıkla mücadele ediyor ama onun esas olarak öznesi diyebileceğimiz işçi sınıfı siyaset alanında yok.
‘TÜRKİYE SİYASETİNE ETKİN MÜDAHALEDE BULUNAN BİR İŞÇİ SINIFI PARTİSİ GEREKİYOR’
İddiamız şu, Türkiye sosyalist hareketinin son derece önemli bir birikimi var. Bu birikim Haziran Direnişi’nin yarattığı yeni Türkiye tablosuyla buluşmak durumunda ve buradan Türkiye siyasetine etkin bir müdahalede bulunacak bir işçi sınıfı partisi yaratılması gerekiyor. Emekçiler artık bizi birileri kurtarsın diye beklemeyecekler. İşçi sınıfı kendi kaderini eline alacak.
‘PROGRAM VE HEDEFLER İLK DEFA ORADA PAYLAŞILACAK’
Aşağı yukarı 7 aydır Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde kurucu meclisler inşa ettik. Orada insanlar buluştular tartıştılar ve bir programla tüzük oluşturuldu. En son geçen hafta bu program ve tüzük kurucu meclislerden gelen temsilcilerin katılımıyla son halini aldı.
21 Ekim saat 13.00’te Bostancı Gösteri Merkezi’nde TİP’in kuruluş şöleni gerçekleştirilecek. TİP hedeflerini ve programını ilk defa o etkinlikte emekçiler ve halkla paylaşmış olacak. Bunun ardından mücadeleyi sokaklarda büyütmeye başlayacağız.
İleri haber 9 Ekim 2018
